Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/3731 E. 2011/7559 K. 02.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3731
KARAR NO : 2011/7559
KARAR TARİHİ : 02.05.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.000 TL manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; davacının …İlçesi Belediye Meclis Üyesi ve Pursaklarspor A.Ş.nin klup başkanı olduğu, yerel seçimlerin yaklaşması nedeniyle hem kendisi hem de spor klubü hakkında asılsız, hakaret ve iftira içerikli haberler yapıldığı, davalıların imtiyaz sahibi ve sorumlu yazıişleri müdürü oldukları gazetenin 09.01.2009 tarihli nüshasındaki haberin de gerçek dışı olup, asıl amacın davacıyı küçük düşürmek olduğu ileri sürülerek 5.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece davacının kişilik haklarının ihlaline yönelik bir eylemin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasına dayanmaktadır. Diğer bir anlatımla gerçek dışı haberlerle davacının halkın gözünde küçük düşürülmeye çalışıldığı ve böylece kişilik haklarının zedelendiği ileri sürülmüştür.
Basın özgürlüğü , Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan gerekse MK.nun 24 ve 25. maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir. Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmış olmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.
Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. Olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen herşeyi araştırmalı, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu yayında “O park şimdi otopark” başlığı ile …Belediyesinin tarihe ve şehitlerin anısına yönelik tahribat anlayışının büyük tepki çektiği, şehit …’nın gokart alanına çevrildiği, buradaki rantın Belediye Encümeni ve Spor Klübü başkanı İlhan Şahan’ın ortağı olan bir firmaya peşkeş çekildiğinin iddia edildiği, ancak tepkiler üzerine go-kart alanının açık otoparka dönüştürüldüğü yazılmıştır.
Yargılama sırasında haberde bahsi geçen gokart alanının …Belediye Başkanlığı tarafından … Güvenlik Turizm Ltd.Şti.ye kiralandığı, davacının ise bu şirket ortaklarından olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda yayının davacı bakımından gerçek olgulara dayanmadığı, peşkes çekme ifadesinin de kişilik değerlerini zedeleyici nitelikte olduğu, böylece çatışan yararlar arasındaki dengenin davacı aleyhine bozulduğu mahkemece kabul edilmelidir. Mahkemece uygun bir miktarda tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın tümden reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.