Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/3649 E. 2011/6558 K. 18.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3649
KARAR NO : 2011/6558
KARAR TARİHİ : 18.04.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde kira aktinin haksız yere feshedildiğinin tesbiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; taraflar arasında 3 yıl süreli ve 01.12.2007 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiğini, ancak kira ilişkisi devam etmesine rağmen davalıların (kiralayanların) mecuru 3. kişilere kiraya verdiklerini, bu esnada davacı şirkete ait olup mecurda bulunan bir kısım menkul eşyaların kaybolduğunu, ayrıca davacı şirket tarafından mecurda yapılan faydalı imalatların da yıkıldığını ileri sürerek; kira sözleşmesinin davalılarca haksız yere feshedildiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; mecurda kiracı olarak bulunan davacı şirketin kira parasının yüksek olduğu gerekçesi ile kiralananı tahliye edeceğini davalılara bildirdiğini, bunun üzerine taşınmazı kiralamak isteyen şahısların davacı şirketin rızası ile bu yeri gezip gördüklerini, sonrasında davacı şirketin mecuru tahliye ederek anahtarını 9.4.2009 tarihinde teslim ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, her ne kadar davada kira sözleşmesinin davalılar tarafından haksız surette feshedildiği ileri sürülerek mevcut durumun tespiti istenilmiş ise de, mecuru tahliye ederek şirket merkezini başka bir yere taşıyan davacı şirketin isteminin samimi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Öğreti ve uygulamada kural olarak davacının hukuki korunma ihtiyacını başka bir yolla tamamen giderebilmesinin mümkün olduğu hallerde, soyut hukuki ilişkinin tespitini istemekte hukuki yararının bulunmadığı, bu nedenle tespit davası açamayacağı, bu olgunun sonucu olarak da kural olarak eda davası açılması mümkün olan hallerde, hukuki yarar bulunmaması nedeniyle tespit davasının açılamayacağı kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan tespit davasının kendine özgü koşullarının genel dava koşulları ile birlikte ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu hukuksal olgular ışığında duraksamasız belirtmek gerekirse hukuki yarar, dava şartıdır.
Somut olaya gelince; davacı taraf, süregelmekte olan kira sözleşmesinin davalı tarafça haksız yere sona erdirildiğinin bu dava ile tespitini talep etmiş ise de, aynı tarihte Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış olduğu 2009/623 E. sayılı davada, sözleşmenin feshine gerekçe olarak bildirdiği kiralama işlemi nedeniyle kaybolduğunu ileri sürdüğü menkul eşyalarının ve mecurda yapmış olduğu imalatların karşılığının davalı taraftan tahsilini talep etmiştir. Şu durumda, eda davasını açmış olan davacı tarafın ayrıca bir tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü gerekir.
Bu nedenle, davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de; sonucu itibariyle davanın reddi doğru olup hükmün gerekçesinin açıklandığı şekliyle değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, 1.25 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 18.04.2011 günü oybirliğiyle karar verildi.