Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/3637 E. 2011/4866 K. 24.03.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3637
KARAR NO : 2011/4866
KARAR TARİHİ : 24.03.2011

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, 1989 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten müşterek bir çocuklarının bulunduğunu , davalının … bir süreden beri evi ile ilgilenmediğini, Ankarada yaşadığını, son 1 yıldır müşterek çocuğu yanına alarak Ankara’da okula kaydettirdiğini, davalının davacı eşinin Ankaraya gelmesini istemediğini, hiçbir maddi katkıda bulunmadığını, iş bulamadığı için mağdur olduğunu ileri sürerek , aylık 4000 TL tedbir nafakasının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının kendi isteğiyle Şubat 2002 tarihinde eşyalarını alarak İstanbul’a gittiğini, maddi durumunun … olduğunu, herhangi bir ihtiyacının bulunmadığını bildirerek yersiz olan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Dairemizce 9.11.2009 tarihinde bozulmuş karar düzeltme talebi reddedilmiş; 27.10.2010 tarihinde dava tarihinden itibaren aylık 750 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
2- TMK.nun 195. mddesi uyarınca evlilik birliğinden … yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşer ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birisinin istem, üzerine kanunda öngörülen önlemeri alır.
Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim , eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıyı, konut ve ev eşyasından yararlanma ve eşlerine mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır” denilmektedir.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının tasarımcı olduğu 500-600 TL SSK maaş ve bir evinin olduğu başka bir gelirinin bulunmadığı davalının ise milletvekili olduğu, şirketleri ve taşınmazları araçları bulunduğu anlaşılmaktadır.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği eşler birliğin giderlerine güçleri oranında ve mal varlığı ile katılmak zorunluluğu vardır (TMK.186/3) . Davacı eşin gelirinin bulunması davalı kocayı nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınır.
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükelri hayat seviyesinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında , somut olayda davacı ayrı yaşamakta haklıdır. Davacının kendi evinde kalması ve gelirinin bulunması, davalıyı (kocayı) nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, davacı ayrı yaşayınca da zorunlu olarak davalının da katılması gereken giderleri ve harcamaları alacak ve tüm bu giderleri ve harcamaları davacı kendisi karşılayacak, davalının da gelirlerinden ve imkanlarından mahrum olarak hayatını devam ettirecek ve eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinden de mahrum kalacaktır.
Mahkemece tarafların gelirleriyle orantılı birlikte yaşadıkları zamanda davalının eşine sağladığı geçim şartlarını ayrı yaşamaları halinde de sağlayacak oranda davacı lehine hakkaniyete uygun bir miktar nafakaya hükmolunması gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşürülerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.