Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/3590 E. 2011/11271 K. 28.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3590
KARAR NO : 2011/11271
KARAR TARİHİ : 28.06.2011

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde nafaka borcundan dolayı 96.928,11 TL borçlu bulunmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatı istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde Davacı Vek.Av…. geldi, davalı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; davalının, müvekkili davacı hakkında nafaka alacağına ilişkin olarak icra takibi yaptığını; oysa, takibe konu nafaka bedellerinin banka aracılığı ile ödendiğini ileri sürerek; müvekkilinin toplam 96.928,11 TL üzerinden borçlu olmadığının tespiti ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kesin hüküm def’inde bulunmuş, esası hakkında da; davacının kızı için ödediği okul masraflarını ve SSK ödemelerini nafakaya saydırmak istediğini, kötüniyetli olduğunu savunarak; davanın reddini istemiş, ayrıca davacının %40 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacının 2010 Şubat tarihi itibari ile 68.610,00 TL borçlu olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin bütün, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davada nafaka borcunun ödenmiş olmasına rağmen, icra takibine konulması nedeniyle; borçlu bulunmadığının tespiti istenilmiştir.
HUMK’nun 74.maddesine göre, Kanunu Medeni ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere, hakim her iki tarafın iddia ve müdafaalariyle mukayyet olup ondan fazlasına veya başka birşeye hüküm veremez.
Mahkeme, yapacağı yargılama sonucunda, menfi tespit davasının haklı olduğu kanısına varırsa, davanın kabulüne, yani davacının borçlu olmadığının tespitine karar vermelidir. Davacının, dava dilekçesindeki talebi de borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. O halde, mahkemece; davanın kabul edilen kısmı için davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yasaya aykırı olarak (68.619,00 TL) borçlu olduğunun tespitine şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bundan ayrı, mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olduğu halde, davalının bu davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden bahisle, harç ve yargılama giderlerinin tamamının davacı üzerinde bırakılması ve kabul edilen miktar üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.