Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/3381 E. 2011/4506 K. 22.03.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3381
KARAR NO : 2011/4506
KARAR TARİHİ : 22.03.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 88.000,00 TL alacağın masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemenin 2010/197 Esas sayılı dava dosyası da iş bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece davanın ve birleştirilen davanın kabulü ile 249.340,95 TL’nin birleştirilen dava tarihi olan 16.03.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar vekili dilekçesinde; dava konusu taşınmaz, davacıların murisi Fatma … ile … … adına kayıtlı iken, davalılardan …’ın geçersiz vekaletname ile … …’ın yarı hissesini önce kendi adına tapuya tescil ettirdiğini, daha sonra da diğer davalı (arkadaşı) adına devrettiğini, açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda, davanın davacılar lehine sonuçlanıp kesinleştiğini; fakat, taşınmazın (Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından) kamulaştırılmış olması nedeniyle tapuda işlem yapılamadığını; kamulaştırma bedelinin davalılar tarafından alındığını, kamulaştırma bedeline yasal faiz talep edilerek tahsilinin istenmesi halinde zararlarının karşılanmayacağını; bu nedenle, taşınmazın sanayi bölgesinde olduğu ve şuanki değerinin 88.000-YTL.nin üzerinde olması gözetilerek, munzam zarar alacağı olarak; fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 88.000-YTL.nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, zamanaşımı def’inde bulunmuşlar, esas yönünden de davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece (taşınmazın bilirkişi raporunda belirlenen dava tarihindeki değeri gözetilerek) davanın kabulü cihetine gidilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 19.11.2007 tarih ve 2007/10507-17434 sayılı ilamı ile; “davacılar vekilinin bütün, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, davada; davacılar, davalıların kusurlu davranışı sonucu kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanması halinde de zararlarının karşılanmayacağını iddia ederek; BK.nun 105.maddesi gereğince munzam zararlarının tespiti ile tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüd sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır.
Diğer bir anlatımla, temerrüd faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar şeklinde tanımlanabilir. Somut olayımızda, davalılar; kamulaştırılan taşınmazı haksız eylemleriyle uhdelerinde tutarak, davacıların kamulaştırma bedelini almalarına mani olmuşlardır. Dolayısıyla kusurludurlar. Davacılar, kamulaştırma bedelini faiziyle isteyebilirler. Bundan ayrı, bu davada olduğu gibi; temerrüd faizini aşan ve davalıların kusurlarıyla sebebiyet verdikleri zararlarını da talep edebilirler. Kamulaştırma tarihinde taşınmazın tapu kaydı davalılar üzerinde bulunduğundan, davacıların kamulaştırma bedelini artırılmasını talep etme ve dava açma durumu da sözkonusu olmamıştır. Bu nedenle, davacıların; munzam zarar alacağı olarak, taşınmazın kamulaştırma tarihindeki kaim değeri ve bu değerin alım gücünün denkleştirici adalet ilkesi gereğince, dava tarihindeki ulaştığı miktarı bulunup, bu miktardan kamulaştırma bedeli ve dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı toplamı mahsup edildikten sonra kalan miktarı almalarının hakkaniyete uygun çözüm yolu olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, taşınmazın dava tarihindeki değeri esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması; açıklanan nedenlerle … görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir Gerekçesiyle” mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda; bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın ve birleştirilen davanın kabulü ile, 249.340,95 TL birleştirilen dava tarihi olan 16.03.2010 tarihinden itibaren davanın konusuna ve tarafların sıfatına göre yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacılara veraset belgesindeki payları oranında verilmesine; davalı … hakkındaki davanın atiye terkedilmiş olması nedeni ile bu davalı hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin bütün, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, mahkemece; bozmaya uyulmuş olmakla birlikte, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Zira, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın kamulaştırma tarihindeki kaim değeri ve bu değerin alım gücünün denkleştirici adalet ilkesi gereğince, dava tarihindeki ulaştığı miktarı bulunurken; (yeni ve eski para karıştırılarak) paradan 6 sıfır atıldığı dikkate alınmadığı gibi bozmada belirtilen hususlarda da işlem yapılmamıştır. (Bulunan miktardan kamulaştırma bedeli ve dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı toplamı mahsup edildikten sonra kalan miktarının hüküm altına alınması gerektiği de düşünülmemiştir.) Eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi … görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.