YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2677
KARAR NO : 2011/7597
KARAR TARİHİ : 02.05.2011
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 5.120 TL alacağın tahsili için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; bono olarak kabul edilmeyen senede dayalı olarak başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamını, haksız itiraz nedeniyle de davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, davacıdan ödünç olarak almış olduğu parayı ödediğini, ancak davacının senedi bulamaması nedeniyle kendi imzasını içeren ödeme belgesini düzenlediğini savunarak; davanın reddini, kötü niyetli olarak takip başlatılması nedeniyle de davacının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalı tarafından sunulan ödeme belgesindeki imzanın davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddi ile davacının toplam alacağın % 40’ı oranında davalıya icra inkâr tazminatı ödemesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada; davacı, davalının 10.03.2003 tarihli borç senedi ile kendisinden ödünç olarak aldığı 5.120 TL yi iki ay sonra ödeyeceğini taahhüt ettiğini, ancak ödemeyi yapmadığını, davalı ise, davacıdan ödünç olarak aldığı parayı ödediğini, ancak borç senedinin bulunamaması nedeni ile davacının düzenlediği ödemeye ilişkin belgeyi imzalamak suretiyle kendisine verdiğini ileri sürmüştür. Bu durumda davalı, varlığını kabul ettiği ödünç sözleşmesinin ödeme ile son bulduğunu ispatlamakla yükümlüdür.
Temyiz yoluyla dairemizin önüne gelen uyuşmazlık; davalı tarafından sunulan ödeme belgesinin geçerli bir delil olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalı tarafça ödemenin ispatı için sunulan belgede imza, sağ üst tarafta yer almakta, ödemeye ilişkin metin ise bu imzanın altında yer almaktadır. Bu haliyle belgenin, davacının eli ürünü olduğunu söylemeye imkân bulunmamaktadır. Bundan ayrı olarak, imzanın altında yer alan metinin davalı tarafından yazılmış olması da belgenin delil olma niteliğini taşımadığının başka bir göstergesidir. Şu durumda; davalı, borcu ödediğini kesin delillerle ispat etmelidir.
Hal böyle olunca; davada dayanılan iddianın ispatı için davalı tarafın yemin dâhil diğer delillerinin toplanılması ve sonucuna göre itirazın iptali istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; 2004 sayılı İ.İ.K. nun 67/2 maddesi gereğince, icra inkâr (kötüniyet) tazminatına asıl alacak üzerinden hükmolunması gerekirken, işlemiş faizi de kapsayan toplam alacak üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.