Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/22150 E. 2012/3108 K. 13.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/22150
KARAR NO : 2012/3108
KARAR TARİHİ : 13.02.2012

MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili; 2008 yılında açılan dava ile müvekkilinin annesi olan davalıya aylık 200 TL yardım nafakası ödemekle yükümlü kılındığını, bir süre sonra özürlü olan davalının ihtiyaçlarının artması ve oturduğu evin bakımı gibi nedenlerle nafakanın artırılarak aylık 400 TL ye ulaştığını, ancak davalının artık … Bakım Merkezinde kalmaya başladığını ve tüm ihtiyaçlarının bedelsiz olarak karşılandığını, diğer taraftan davacının gelirinin ailesinin ihtiyaçlarını karşılamaya ancak yettiğini ileri sürerek, yardım nafakasının kaldırılmasını, bunun mümkün olmaması halinde ise uygun bir miktara indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vasisi, annesi olan davalıyı özel bakım merkezine yatırdığını, davacı tarafından ödenilen nafakanın 300 TL sini bu bakım merkezine verdiğini, geriye kalan miktarla da davalının ihtiyaçlarını karşıladığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, nafakanın artırılmasına ilişkin kararın kesinleştiği tarih ile bu davanın açıldığı tarih arasında tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında bir değişiklik olmadığı, davalıyı bir bakım evine yerleştiren vasisinin ise aylık 300 TL yi bu kuruma teslim ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 364. maddesine göre; Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365. maddesine göre de; dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Kanun koyucu, aile bireylerinin birbirlerine yardım etmelerini sadece ahlak kurallarına bırakmayarak bunu TMK. nun 364. maddesinde yapılan düzenleme ile yasal bir ödev haline getirmiştir.
Bundan ayrı yardım nafakası, yoksulluk durumun değişmesi halinde mahkeme kararıyla yeniden belirlenebilecek veya kaldırılabilecektir. Tüm bu açıklamalar ve ortaya konulan yasal düzenlemeler ışığında somut olay irdelendiğinde; Davacı, nafakanın takdir edildiği tarihteki durumun değiştiğini, zira nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması nedeniyle yoksulluk durumunun sona erdiğini ileri sürerek yardım nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir.Gerçekten de, tek odalı bir evde kalan ve özürlü maaşı dışında bir geliri bulunmaması nedeniyle geçimini sağlamakta zorluk çeken davalı annenin açmış olduğu dava sonucunda lehine yardım nafakasına hükmedildiği, bilahare davalının sağlık giderleri ve oturduğu evin ihtiyaçları nedeniyle nafakanın artırıldığı, ancak bu karar kesinleşmeden davalının Aksaray Valiliği Toplum Merkezi Müdürlüğünce tüm giderleri devletçe karşılanmak üzere özel bir bakım merkezine ücretsiz olarak yatırıldığı, davalının kişisel harcamalarının ise yine devlet tarafından verilen aylık 75 TL harçlık ve özürlü aylığı ile karşılanıldığı, vasi tarafından yatırılan paralarında bu merkez tarafından davalı hesabına kasaya alındığı anlaşılmaktadır.Bu durum karşısında, nafakanın hükmedildiği (ve artırıldığı) tarihteki şartların büyük ölçüde değiştiği bir gerçektir. Öte yandan, birden çok sağlık sorunu bulunan davalının özürlü olduğu da gözetildiğinde davacının yardımına eskisi gibi olmamakla birlikte halen ihtiyaç duyduğu da gözden uzak tutulmamalıdır.Yapılan bu açıklamalar doğrultusunda; mahkemece, yazılı gerekçe ile kaldırma isteminin reddine karar verilmesi doğrudur. Ancak böyle bir istemin, nafakanın indirilmesini de kapsadığı kabul edilerek nafakada hakkaniyete uygun bir miktar indirime karar verilmemesi isabetli bulunmamıştır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.