Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/21147 E. 2012/3089 K. 13.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/21147
KARAR NO : 2012/3089
KARAR TARİHİ : 13.02.2012

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 1.624 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili; müvekkilince davalı idareye karşı idare mahkemesinde açılan davanın kısmen kabul edildiğini, bunun üzerine davalı idarenin hiçbir itirazi kayıt ileri sürmeden ve herhangi bir icra takibi olmadan müvekkiline alacağını ve yargılama giderlerini ödediğini, ancak anılan kararın Danıştay tarafından davalı idare lehine bozulduğunu ve yapılmış olan ödemenin temerrüde düşürülmemesine rağmen müvekkilinin maaşından faiz işletilerek kesildiğini ileri sürerek; müvekkilinden işlemiş faiz adı altında alınan 1.624 TL nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; davacının ücret farklarının ödenmesi için idare mahkemesinde açtığı davanın kabul edilmesi sonucunda müvekkili idarenin mahkeme kararını uygulayarak gerekli ödemeyi yaptığını, daha sonra Danıştay tarafından kararın bozulduğunu ve idare mahkemesince de bozma kararına uyularak davanın red edildiğini, bu nedenle müvekkili idarenin yaptığı ödemeyi davacıdan ödeme tarihinden işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte talep ettiğini, bu talebi kabul eden davacının verdiği taahhüt üzerine alacağın taksitler halinde maaşından kesildiğini, bu suretle taraflar arasındaki alacağa dayalı parasal ihtilafın yazılı olarak ortaya konulan borç ikrarıyla sona erdirildiğini, diğer taraftan zamanaşımının geçmiş olması nedeniyle alacağın talep edilemeyeceğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının maaşından yapılan son kesinti tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolmamış olmasına göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dosya kapsamından, davalı idarede memur olarak görev yapmakta olan davacının maaş artışından yararlandırılmamasına ilişkin işlemin iptali için … 2. İdare Mahkemesinde açtığı davanın kabul ile sonuçlandığı, kabule ilişkin ilam uyarınca davalı idarenin davacıya ödemede bulunduğu, bilahare bu ilamın Danıştay 11. Dairesince “davanın reddi gereğine” işaretle bozulmasından sonra bozma kararına uyan idare mahkemesince davanın reddine karar verilmesi üzerine davalı idarenin, yargılama giderleri ile ana paranın ve ayrıca bunun ödeme tarihinden itibaren işlemiş faizinin ödenmesi istemiyle davacıya 20.09.2006 tarihli yazıyı gönderdiği, aynı gün yazıyı tebellüğ eden davacının ilama dayalı olarak aldığı parayı, faiz ve yargılama giderlerini aylık 180 TL lik taksitlerle (maaşından kesinti yapılması suretiyle) ödemeyi taahhüt ettiği, davalı idarenin anılan taahhüt gereğince alacağını davacıdan tahsil ettiği anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık; kendisine mahkeme kararına dayanılarak davalı idare tarafından ödenen ücret farklarından oluşan meblağı, ödemeye dayanak teşkil eden mahkeme kararının bozulup davanın reddedilmesi nedeniyle iade borcu doğan davacının; sebepsiz zenginleşmesinin gerçekleşme zamanının ne olduğu, parayı elinde bulundurduğu döneme ait faizden sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşmede geri verme borcu, zenginleşmenin geçersiz bir nedene dayanması durumunda hemen; geleceğe yönelik bir neden bulunuyorsa onun oluşmadığı an; var olan bir neden bulunuyorsa da onun ortadan kalktığı zaman doğmuş olur. Edim yerine getirildiği sırada geçerli bir hukuksal nedenin bulunmasına karşın sonradan bu neden ortadan kalkmış olursa, bu durumda sebepsiz zenginleşme, nedenin ortadan kalktığı an meydana gelir (HGK. 6.2.2008 gün 2008/3–40 E.–102 K.).Şu durumda; davacının (yani iade borçlusunun) mahkeme ilamı ile aldığı parasal hakların, ilamın Danıştay’ca bozulması üzerine yasal dayanağının ortadan kalktığı, böylece zenginleşenin iade yükümlülüğünün başladığı kabul edilmelidir.O halde, mahkemece; davalı idarenin kararın Danıştay’ca bozulma tarihinden itibaren alacağına faiz talep edebileceği gözetilerek, ödeme tarihi ile bu tarih arasındaki zaman dilimi için tahsil edilmiş olan faiz alacağı yönünden davalı idarenin sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınması suretiyle alacağın tamamına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.