Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/18160 E. 2011/17969 K. 17.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/18160
KARAR NO : 2011/17969
KARAR TARİHİ : 17.11.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 21.616.00 TL alacağın ödeme tarihinden faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkili kurumun kadastro öncesi santral inşası için acele el koyma kararı ile kamulaştırmasız el attığı taşınmazdan dolayı davalıya ait olduğu zannedilerek, kamulaştırma tazminatı olarak 21.616,00 TL bedel yatırıldığını, bedelin davalı tarafından alındığını, ancak kadastro sonrası bu yerin başka şahıslar adına tespiti nedeniyle yeniden tazminat ödendiğini, davalıya yapılan ödemenin sebepsiz kaldığını beyanla ödenen bu miktarın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmün temyizi üzerine köy muhtarı, davalının yaşlı olması ve hafıza kaybı nedeniyle 2 yıldır dengesini sağlayamadığını bildirmekle, davalı rapora sevk edilmiş, “Kendi işlerini görecek güce sahip olmadığı, karar veremeyeceği ve vasi tayini gerektiği ” bildirilmiştir.
TMK’nın 15. maddesine göre, “Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz”. Görüldüğü gibi, kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemleri hükümsüzdür.
Kanun, tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken, bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemlerin yapılması suretiyle, üçüncü kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür.
Türk Medeni Kanunun 405.maddesi uyarınca “akıl hastalığı ve akıl zayıflığı nedeniyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır” ve 413.madde uyarınca da kendisine bir vasi atanır. Vasi vesayeti altındaki kişinin taraf bulunduğu davalarda onu temsil eder. Ancak vasi yalnız vasi tayini kararı ile vesayeti altındaki kişiyi davada temsil edemez vasinin vesayeti altındaki kişi adına dava açıp takip edebilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından husumet izni verilmiş olması gerekir.
Bu durumda, mahkemece yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak davalıya vasi tayini işlemi sağlanarak, vasiye dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek, bundan sonra karar verilmesi gerekirken, esas hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.