Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/1768 E. 2011/5916 K. 11.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1768
KARAR NO : 2011/5916
KARAR TARİHİ : 11.04.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.000 lira için yapılan ilamsız icra takibine vaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, davalı ile “……,” erkek kuaför salonuna yarı yarıya ortak olmak amacı ile 30.06.2008 tarihli sözleşme ile 5000,00 TL parayı davalıya verdiği ve 24.10.2009 tarihi itibariyle ortaklıktan ayrıldığı halde paranın iade edilmediği gibi yapılan takibe de haksız itiraz edildiği ileri sürülerek itirazın iptali istenilmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemişdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Özellikle davalının, davacıya kullandırdıkları mekan karşılığı elde edilen kârdan pay aldığı yönündeki beyanları da göz önünde bulundurularak taraflar arasında Borçlar Kanunu’ nun 520. ve devamı maddelerinde düzenlenen adi bir ortaklık ilişkisinin kurulduğu dosya kapsamı ile sabittir. Davacı, davalıya verdiği paranın iadesi istemini ileri sürerek ortaklığın tasfiyesini talep etmiştir. Adi ortaklığın ne şekilde sona ereceği B.K.’ nun 535. maddesinde, tasfiyenin nasıl ve kimler tarafından yapılacağı da B.K.’ nun 538. ve devamı maddelerinde gösterilmiştir. B.K.nun 535/7. madde ve bendi gereğince mahkemece adi ortaklığın feshine karar verildiğinde ortaklığın mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği karar yerinde gösterilmelidir. Tasfiyenin B.K.’ nun 538. ve devamı maddeleri gereğince yapılması için mahkemece öncelikle tarafların tasfiye hususunda anlaşıp anlaşamadıkları tesbit edilmeli, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında, davacı tarafından ibraz edilen ve davalı tarafından inkar edilmeyen 30.06.2008 tarihli belge içeriği ve kapsamı ile tarafların müşterek beyanları ile 24.10.2009 tarihinde ortaklığı sona erdirdikleri anlaşılmaktadır. Buna göre, anılan belge yazılı delil başlangıcı kabul edilerek, taraf delilleri toplanarak, bu belgede belirtilen hususlar alacak ve borç miktarı belirlenerek, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucunda yazılı şekilde davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.