Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/16425 E. 2012/545 K. 12.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/16425
KARAR NO : 2012/545
KARAR TARİHİ : 12.01.2012

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde suya el atmanın önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı … yönünden kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı … mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, ortaklaşa kullanılan su kaynağının davalı tarafından kazılarak suyun boruya alınıp götürüldüğü böylece maslaktan davacının yararlanmasının engellendiği ileri sürülerek vaki müdahalenin meni istenilmiş, mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle Dairemizin 2008/883-4913 sayılı kararı ile eksik inceleme nedeniyle bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yargılama sırasında mahallinde keşif yapılmış, yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.Bozmadan sonra alınan Jeoloji Mühendisi bilirkişi 19.10.2009 tarihli raporunda; dava konusu kaynakta (1 nolu) yeterli suyun mevcut olduğu, davalı tarafından takıldığı anlaşılan 1 adet plastik mavi borunun takılı olduğu, yer altından aşağı kotlara devam ettiği görülmüş, ancak bu borunun ucunun nerede sonlandığı gözlenemediği, kaynaktan sonraki ilk maslakta yine su mevcut olduğu, bu suyun kaynaktan toplanarak gelebildiği gibi, eğim aşağı yağmur sularının da birikmesiyle desteklenmiş olabileceği, tarafların ortak kullandığı maslaklar arasında drenaj sisteminde iyileştirme ve temizlik yapılarak bu suyun dört maslağa kadar taşınabileceğinin düşünüldüğü, kazı çalışmasının dreneja zarar verebileceği, davalı ile davacı tarafından su dağıtımının yapıldığı köye en yakın maslakta (4 nolu maslak) su bulunmadığının gözlendiği belirtilmiştir.Kanunda aksine düzenleme bulunmadığı sürece davada herkes hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Bu nedenle ispat külfeti davalının ortak kaynaktaki suyu ayrı bir boru ile evine götürmesi sonucu 1 nolu ortak kaynaktan beslenen maslağın kuruduğunu iddia eden davacıdadır. Dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi raporlarından davalının tapulu taşınmazındaki 1 nolu kaynaktan çıkan suyun 4 nolu maslağa taşınarak taraflarca 1985 tarihinden önce boru ile köy içine getirildiği, ancak zamanla boruların çürüyerek yerlerinden çıktığı, drenajda iyileştirme ve bakım gerekli olmakla davalı tarafından davacı tarafa bu hususun teklif edildiği, ancak davacının kabul etmemesi üzerine davalının ayrı bir plastik boru ile suyun ¼ nü evine getirdiği, davacı her iki suyun kaynağının aynı olduğunu, bu nedenle müşterek kaynağın kuruduğunu davalı ise kaynakların farklı olduğunu iddia ettiği, kaynakların aynı mı farklı mı olduğunun taşımanın yer altından olması nedeniyle gözle görülemediği, kaynağı etkileme ihtimali nedeniyle kazı yapılarak da bu araştırmanın yapılamadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişiler ortak görüş olarak ise dava konusu 1 nolu (müşterek) kaynağın ve maslağa su taşıyan sistemin iyileştirilmesi halinde taraflara yeterli su bulunduğunu belirtmişlerdir.O halde, kaynak ve taşıma sisteminin iyileştirilmesi gerektiği halde, davacının bu işleme katılmayı kabul etmediği, davalının ise kendi tapulu yerinden çıkan sudan ihtiyacı kadar olan ve hissesine düşen ¼ miktarını ayrı bir boru ile evine götürdüğüne göre, davacı hissesine ve ortak kaynağa haksız müdahalenin ispat edilememesi nedeniyle davanın reddi gerekirken yanılgılı gerekçe ile kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.