Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/15993 E. 2011/13920 K. 26.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/15993
KARAR NO : 2011/13920
KARAR TARİHİ : 26.09.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 3.828,91 TL nın %50 fazlası ile birlikte faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın 3.828,91 TL lik kısmının kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; davalıya, 2022 sayılı kanun uyarınca 01.07.1989 tarihinden itibaren aylık bağlandığını, ancak davalının Bağ-Kur kaydının bulunduğunun tespit edilmesi nedeniyle aylığın 01.12.1992 tarihinden itibaren kesildiğini ileri sürerek; 01.06.2008 – 01.02.2010 tarihleri arasında yersiz olarak ödenen 3.828,91 TL nin %50 fazlası ve ödemenin kesildiği tarihten işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı, her iki ayağının da sakat olduğunu, bu nedenle zorunlu olarak tarım sigortası yaptırdığını ancak sigortalı olduğu dönemde bir işyerinde çalışmasının ve dolayısıyla gelir elde etmesinin sözkonusu olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, kısa kararda; davanın kabulü ile 3.828,91 TL alacağın tahsiline, gerekçeli kararda ise; davanın kabulü ile 3.828,91 TL alacağın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki bulunmaktadır.
10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması hali bozma nedeni oluşturmaktadır.
Anılan içtihadı birleştirme kararı gereğince, kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre mahkemece bu hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmelidir.
Kabule göre de; Dava, hukuksal nitelikçe sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı, alacak istemidir.
Davacı taraf, davalıya bağladığı aylığın dayanağını teşkil eden muhtaçlık halinin sonradan ortadan kalktığını ileri sürerek; yersiz olarak yapılan ödemeyi geri istemektedir.
Davaya konu aylıktan yararlanacaklar, 2022 sayılı kanunun Ek 1. maddesi ile belirlenmiş olup buna göre “…özürlülerden; her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirleri toplamının aylık ortalamasına göre bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutardan daha az geliri olanlara” aylık bağlanabilir.
Somut olayda ise, davalının Bağ-Kur sigortalısı olduğu dönemde gelir elde edip etmediği, gelir elde etmiş ise bu gelirinin yasada belirtilen tutardan fazla olup olmadığı, buna göre davalının aylık bağlanma şartlarını kaybedip kaybetmediği belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı, BK. nun 101. maddesi uyarınca davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü iddia edilmiş ise de ispatı için gerekli bilgi ve belgeler sunulmadan alacağı oluşturan aylıkların ödeme tarihlerinden işleyecek faizleri ile birlikte tahsiline hükmedilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.