Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/13378 E. 2011/14285 K. 03.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/13378
KARAR NO : 2011/14285
KARAR TARİHİ : 03.10.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.012,44 TL asıl alacak ve 6.604,97 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 11.617,41 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın görev yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili kurum ile davalı arasında abonelik sözleşmesi düzenlendiğini, ancak davalının sözleşme nedeniyle tahakkuk eden su bedellerini ödemediği gibi, sözleşmenin iptal edilmesinden sonra usulsüz ve kaçak olarak su kullandığını ileri sürerek; sözleşmeden ve sözleşmeye aykırı olarak su kullanımından kaynaklanan 5.102,44 TL asıl alacak ile 6.604,97 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 11.617,41 TL alacağın asıl alacak kısmına dava tarihinden itibaren işletilecek gecikme cezası ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, talep edilen 11.617,41 TL alacak nedeniyle asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Dosyada mevcut belge kapsamlarından da anlaşılacağı üzere, kaçak su tutanaklarının düzenlendiği tarihten önce, davacı kurum ile davalı arasındaki sözleşme ile abonelik ilişkisinin kurulduğu, her ne kadar bu sözleşmenin daha sonradan davacı kurum tarafından iptal edildiği bildirilmiş ise de; bu sözleşme ilişkisine dayanılarak ve akde aykırılık iddiasıyla alacağın tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, davaya konu alacağın bir kısmının abonelik sözleşmesinin geçerli olduğu dönemde tahakkuk eden su bedellerine ilişkin olması da bu olgunun kabulünü zorunlu kılmaktadır.
Şu durumda, davalının konut su aboneliğinin bulunmasına; taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanmasına, sözleşmenin taraflarından birinin tüketici, diğerinin satıcı ve uyuşmazlığın da tüketime konu mala ilişkin olmasına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı belirgindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı kanun kapsamında kaldığı kabul edildiğine göre davaya bakma görevi de tüketici mahkemesine aittir (HGK 16.06.2010 gün ve 2010/13–232 E. 316K.).
Bu nedenlerle; mahkemece açıklanan bu hususlar gözönüne alınmadan yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya uygun değilse de; sonucu itibariyle görevsizlik kararı verilmesi doğru bulunduğundan hükmün gerekçesinin HUMUK’nun 438/7.maddesine göre açıklandığı şekliyle değiştirilmesine, bunun sonucu olarak da hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan “… Asliye Hukuk Mahkemesine…” ifadesi çıkartılarak yerine “Tüketici Mahkemesine” ifadesi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.25.TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 03.10.2011 günü oybirliğiyle karar verildi.