Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/13060 E. 2011/15931 K. 19.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/13060
KARAR NO : 2011/15931
KARAR TARİHİ : 19.10.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde menfi tespit istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, borcuna karşılık davalıya 14.6.2005 tarihinde 20.7.2005 vade tarihli senet verdiğini, bir gün sonra davalıya 500 Euro ödeme yaptığını ve karşılığında ödendiğine dair belge aldığını, yine elden ve banka havalesi ile ödemeler yapmak suretiyle borcunu ödediği halde davalının kötü niyetli olarak ihtiyati haciz kararı almak suretiyle yurt dışında olmasını fırsat bilerek icra takibi yaparak takibi kesinleştirdiğini, oysa borcunu ödediğinden davalıya borçlu olmadığının tespiti, haksız icra takibinin iptali ile %40 tazminatın tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı ise ödeme yaptığına ilişkin 15.6.2005 tarihli kartvizitteki imza ve yazının kendisine ait olmadığını, banka aracılığı ile yapılan ödemelerin dava konusu borçla ilgili olmadığını, bu paraların davacı yurtdışında iken ailesine verilmek üzere gönderdiğini, paraları davacının talimatı doğrultusunda ilgili yerlere götürüp teslim ettiğini, senedin ise Almanya’ya gitmeden önce yaptığı kaza nedeniyle davacıya verdiği borç nedeniyle düzenlendiğini, davacının borcunu ödemediğinden davanın reddi ile %40 tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davacının takibe itiraz etmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, banka aracılığı ile yapılan ödemelerin bu borca ilişkin olduğuna dair dekontlarda atıf bulunmadığını, ödemelerin senede ilişkin olduğuna dair delil bulunmadığından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nun 72.maddesine dayalı ilamsız takibe göre yapılan ve müstenidatı 5.450,00 TL olan bonoya karşı menfi tespit davasıdır. Bononun temel unsurları arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık davacının yaptığı ödemelerin ne sebeble ve hangi nedenlerle yapıldığı üzerinde toplanmaktadır.
Davalı 25.11.2010 tarihli celsede davacının banka yoluyla yaptığı ödemelerinin bu bonoya karşılık olmadığını, gönderilen paraların ailesine verilmek üzere kendisine verildiğini savunmuştur. MK. 6.maddesine göre gönderilen ödemenin başka bir sebebe dayalı olduğunu savunan davalı isbat külfetini üzerine almaktadır. MK’nun 6.maddesi hükmü uyarınca bu kısma ilişkin savunmanın davalı tarafından yazılı belge ile ispat olunması gerekir. Borca karşılık banka aracılığı ile yapılan ödemenin karine olarak bir borcun tediyesi için yapıldığı asıldır. Aksini iddia eden davalı savunmasını ispatlamak zorundadır.
500 Euro’nun alındığına dair kartvizit ile belgelendirilen ödeme hakkındaki davacının iddiası ise davalı tarafından kartvizit altındaki imzanın kendisine ait olmadığı şeklinde bir def’i ile karşılanmıştır. Mahkemece, kartvizitin aslı üzerinde davalının HUMK’nun 308-309 maddeleri hükmü gereğince tanzim tarihinden önceki imza örnek asılları celbedilmek suretiyle konusunda uzman bilirkişi tetkikatı yaptırılarak bu itirazın karşılanmak suretiyle değerlendirilmesinin yapılması gerekir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece ödemelerin bonoya karşı yapılmadığı esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.