Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/12608 E. 2011/18222 K. 21.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/12608
KARAR NO : 2011/18222
KARAR TARİHİ : 21.11.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000 TL (ıslah ile 50.965.01 TL) ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, tarafların paydaş olduğu dört adet bağımsız bölümden üçünün davalı tarafından kiraya verilerek gelir elde edildiğini, bir adet bağımsız bölümün ise davalı tarafından konut olarak kullanıldığını, yapılan uyarılara rağmen davalının davacının payına düşen geliri ödemediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 04.07.2000 – 20.07.2009 tarihleri arasındaki dönem için 10.000 TL ecrimisilin her dönem sonu tahakkuk edecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, 27.10.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle de talebini 50.965,01 TL ye artırmıştır.
Davalı vekili, tarafların paydaş olduğu üç adet bağımsız bölümün müvekkili tarafından kiraya verildiğini, müvekkilinin elde edilen gelirden payına düşeni 2007 yılında davacıya ödemek istediğini, ancak davacının bu teklifi kardeş olmaları nedeniyle kabul etmediğini, 2008 yılında ise davacının bağımsız bölümlerin yer aldığı ana taşınmazın yıkılmasını ve yerine yeni bir bina yapılmasını istediğini, müvekkilinin bu teklifi kabul etmemesi üzerine tarafların arasının açıldığını, bu olaylar nedeniyle müvekkilinin iyiniyetli zilyet olduğunu, ayrıca dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem dışında kalan talebin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının dava konusu yer üzerinde tasarrufta bulunarak davacının kullanımını engellediği gerekçesiyle, 22.07.2004 – 21.07.2009 tarihleri arasındaki dönem yönünden davanın ıslah edilmiş şekliyle kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, ecrimisilin kötüniyetli işgalcinin geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız olarak kullanması nedeniyle hak sahibine ödemekle yükümlü olduğu bir tür tazminat olduğu (TMK. md.995) mahkemece de doğru olarak tespit edilmiş ise de, somut olayda davalının kullanımının başlangıçta iyiniyete dayandığı, sonradan davacının rızasının ortadan kalkması ile kötüniyetli kullanıma dönüştüğü gözetilmeden ecrimisil isteminin tümüyle kabulü doğru görülmemiştir.
Nitekim beyanları alınan davalı tanıkları, dava konusu bağımsız bölümlerin davacının rızası alınarak davalı tarafından kiraya verildiğini, davacının kira gelirinden payına düşeni “Kardeşim, o senin ekmek paran, sen onu harca” diyerek almadığını, ifade etmişlerdir. Uyuşmazlık, davacının bir süreliğine verdiği rızanın ortadan kalkıp kalkmadığı veya davacı tarafından geri alınıp alınmadığı hususuna ilişkindir. Yurtdışında oturan davacının, 2008 yılında tatil için geldiği sırada ana taşınmazın yıkılmasını ve bu yere yeni bir bina yapılmasını istediği, ancak bu teklifin davalı tarafından kabul edilmemesi üzerine elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi için dava açtığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının, davalı aleyhine açmış olduğu dava ile olurunu geri aldığı kabul edilerek, dava dilekçesinin tebliğinden itibaren davalının kötüniyetli işgalci olarak ecrimisilden sorumlu tutulması gerekmektedir.
Mahkemece yapılacak iş, taraflar arasında görülen Üsküdar 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/269 E. sayılı dava dosyasındaki dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihinden, işbu dava tarihine kadar olan dönem için bilirkişilerden ecrimisil hesaplaması yaptırıp sonucuna göre ecrimisil alacağına hükmetmekten ibarettir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.