YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/12582
KARAR NO : 2011/20961
KARAR TARİHİ : 19.12.2011
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde suya el atmanın önlenmesine, boruya bir vana takılarak, yapılacak sıra cetveline göre bahçesinin sulanması yönünde karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece mahkemenin görevsizliği cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, adına kayıtlı bahçe ve tarlasını, dereden akan sudan suladığını ve sebze yetiştirdiğini; ancak, davalı köy muhtarlığının deredeki suyu boruyla yaptığı depoya akıtmak istediğini, davacının itiraz etmesi üzerine, davalı tarafça; vana takarak sudan yararlanabileceğini belirtmiş olmasına karşın, sonradan sudan yararlandırmadığını; müvekkilinin, kadim kullanma hakkının bulunduğunu … sürerek; suya vaki müdahalenin men’i ile, boruya bir vana takılmak suretiyle sudan yararlanmasına müsaade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, 08/05/2008 tarih ve 1 nolu karar ile Köy İhtiyar Heyetinin karar aldığını, Adli Yargıda davanın bakılmayacağını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle, mahkemenin görevsizliği cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinden temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan Köy İhtayar Heyeti kararın da; “Köyümüzün … mevkiinde bulunan suyun kanalının yapılmasına, su kanalının yapılmasında işçilik- usta yapımının köyümüz halkı tarafından karşılanmasına, oy birliğiyle karar alınmıştır.” denilmektedir.
Görüldüğü üzere, köy ihtiyar heyetinin aldığı karar; suyun kimler tarafından ve nasıl kullanılacağına ilişkin bir tahsis kararı olmayıp, suyun dereden alınmasında yapılacak kanal yapım işinin kimler tarafından ve nasıl yapılacağı hususundadır. Bu nedenle, alınan bu kararın iptali, taraflar arasındaki sorunun çözümüne bir katkı sağlamaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu genel sudan davacının yararlanıp yararlanamayacağı noktasındadır.
O halde, mahkemece; davaya bakmaya Adli yargının görevli olduğu gözetilmeli; işin esası hakkında bir inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm verilmelidir.Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde görevsizliğe ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19/12/2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.