Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/12167 E. 2011/17676 K. 15.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/12167
KARAR NO : 2011/17676
KARAR TARİHİ : 15.11.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 2529 TL’lik takibe vaki itirazın iptali ile %40 inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, kiracısı olan davalı aleyhine kira vs.. borçlarının tahsili amacı ile icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiş, mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı tarafa icra dosyasında tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı, ardından açılan bu davada ise, icra dosyasındaki adresten başka bir adrese tebligat yapılıp, bu adreste tebligat bila tebliğ iade edilmiş, sonraki tebligatlar ise Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapılmıştır.
Tebligat Kanununun 35. maddesi gereğince, ”Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ yapılabilmesi için bilinen adrese daha önceden usule uygun tebligat yapılması gerekir. Somut olayda, mahkemece,davacı tarafın dava dilekçesinde bildirdiği adrese tebligat yapılmış, bu tebligat bila tebliğ iade edilmiş ve sonraki tebligatlarda Tebligat kanununun 35. maddesine göre yapılmıştır. Oysa ki 35. maddenin şartları oluşmadığından, bu hali ile davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğine dair tebligat geçersizdir.
Usulsüz tebligat sonucunda davalının yokluğunda yapılan yargılama sonunda sorumluluğuna hükmedilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanması doğru olmamıştır. Zira,1982 Anayasasının 36 ve HUMK.nun 73 ncü maddelerinde, taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden, karar verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Öyle ise mahkemece,yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek taraf teşkili sağlanıp, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.