YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11959
KARAR NO : 2011/16777
KARAR TARİHİ : 31.10.2011
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde miras bırakan …’ya ait vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, mirasbırakan …’nın son arzularını içeren 04.01.2005 tarihli vasiyetnamenin ehliyetsizlik ve irade fesadı nedenleri ile geçersiz olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2005/5870–8363 sayılı kararında da belirtildiği üzere, miras bırakanın, vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında hukuki ehliyetinin tespitinin uzmanlık gerektiren bir mesele olduğu, delillerin toplanmasına müteakip dosyanın tümü ile Adli Tıp Kurumuna gönderilmesinin gerektiği, dosyaya celp edilen bilgi ve belgelerden muris …’ nın 10.01.2007 tarihinde Üroloji servisinde, 10.04.2009 tarihinde anestezi yoğun bakım servisinde, 03.08.2004 tarihinde ise Nöroloji servisinde tedavi gördüğünün anlaşıldığı, ancak vasiyetnameye ekli 21.12.2004 tarih ve 2492 sayılı sağlık kurulu raporundan muris …’nın tasarrufa ehil olduğunun açıkça herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde alanında uzman hekimler tarafından belirtildiği, kaldı ki dinlenilen tanık beyanlarının tamamından özellikle resmi vasiyetname hazırlanırken tanık sıfatı ile vasiyetnamede imzası bulunan … tarafından da akli dengesinin yerinde olduğu hususunun belirtildiği, bu nedenle muris …’nın, vasiyetnamenin yapıldığı sırada tasarrufa ehil olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davada, mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülmüştür. Mirasbırakanın, vasiyetnamenin tanzimi sırasında fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti uzmanlık gerektirmekte olup esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir.
Somut olayda; vasiyetnamenin tanzim tarihi öncesinde mirasbırakanın çeşitli rahatsızlıklarının bulunduğu tanıklarca ifade edilmiştir. Ayrıca, mirasbırakanın rahatsızlığı nedeniyle 03.08.2004 tarihinde Nöroloji servisine yatırılarak bir süre tedavi gördüğü de dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan sağlık kurulu raporunun ise, tümü psikiyatri uzmanı olan doktorlar tarafından ayakta yapılan muayene sonucu düzenlenmiş olduğu sabittir. Bu haliyle raporun, mirasbırakanın fiil ehliyetinin tespitinde yeterli olmadığı açıktır.
Buna göre mahkemece; dosyanın tümü ile resmi bilirkişi olan Adli Tıp Kurumuna gönderilerek mirasbırakanın, vasiyetnamenin tanzimi sırasında fiil ehliyetinin olup olmadığı konusunda rapor aldırılması ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.