Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/11845 E. 2011/15436 K. 13.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11845
KARAR NO : 2011/15436
KARAR TARİHİ : 13.10.2011

Davacılar … ve arkadaşları ile davalı ….İnşaat San. ve Dış Tic.A.Ş. aralarındaki ecrimisil davasına dair … 4.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.05.2010 günlü ve 2009/133 E-2010/238 K sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 29.03.2011 günlü ve 2010/18759 K-2011/5131 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili; … İlçesi 154 pafta 164 parselde kayıtlı 500 araçlık otoparkta davacılardan …’nun 285 hissesi, … ‘ın 29 hissesi, …’nin 61 hissesi bulunduğunu, dava konusu otoparkın arsa karşılığı yüklenicisi de olan davalının otoparkın tamamını kullanması nedeniyle mayıs 2006-mart 2009 dönemi için ecrimisil bedeli olarak şimdilik sırasıyla 20.000,00 TL, 7.500,00 TL,7.500,00 TL’nin işgalin başlama tarihinden başlatılacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talebini ıslahen 75.450,00 TL- 7.677,46 TL-16.149,14 TL’ye artırmıştır.
Mahkemece, “Kiracı şirket tarafından otoparkın girişine bariyer kurularak araç giriş ve çıkışlarının denetlendiği ve ücrete tabi olduğu davacıların kendilerine ayrıldığını belirttikleri yerlerin davacılar tarafından kullanılmadığı anlaşıldığından davanın ıslah edilen şekli ile kabulüne, belirlenen miktarın dönem sonları itibarıyla hesap edilecek yasal faiziyle tahsiline” karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve bu karar Dairemizin 2010/18759 Esas-5131 Karar ve 29.3.2011 tarihli kararı ile onanmıştır.
TMK 693.maddesine göre “paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir”. Buna göre her paydaşın müşterek mülkiyet konusu şeyin tamamı (veya bir kısmı) üzerinde yararlanma hakkı vardır. Bu hakkı engellenen paydaş, gelir ya da kira kaybını işgal edenden isteyebilir (TMK.md.908 ve 8.3.1950 gün ve 22/4 sayılı İBK)
Kat mülkiyeti ise arsa payı ve ana taşınmazdaki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet şekli olup, kentleşmenin zorunlu olarak getirdiği bir düzenlemedir.
Dosyada mevcut tespit raporunda ve tapu kaydında esas alınan yönetim planında, dava konusu taşınmazda kat irtifakı tesis edilmiş olduğu, davacıların ise 10-12 no’lu bağımsız bölümlere tekabül eden katlarda hissedar olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içine ibraz edilen tapu kaydında da davaya konu 941 Ada 164 parselde kat irtifakının kurulduğu ve 60’tan fazla bağımsız bölüm olduğu görülmüş ve davacılara ait bağımsız bölümler gösterilmiştir.
Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda, 500 araç kapasiteli oto park üzerinden hesaplama yapan kesinleşmiş dosya bilirkişi raporu esas alınarak inceleme yapılmış ise de, bu hususun arsanın tamamı üzerinden paylı mülkiyet esaslarına göre mi, yoksa kat mülkiyeti (kat irtifakı) kurulmuş binada bağımsız bölüm üzerinden mi hesaplandığı anlaşılamamaktadır.
Ayrıca, davacı …’in hissesi 14/5817 olduğu halde, 61/5817 kabul edilerek fazlaya hükmedilmesi de doğru değildir.
Oysa ki tapu kaydı zemine uygulanarak davacılar hissesine düşen bağımsız bölümler belirlenmek, davacılar otoparkı bizzat işleterek gelir elde edeceklerini iddia ve ispat etmediklerine göre, yerleşik uygulama uyarınca kira esasına göre, re’sen emsallerde incelemek suretiyle ilk dönem için rayice uygun aylık kira belirlenmek, sonraki dönemler için ise endeks uygulanmak suretiyle rapor hazırlanması ve denetlenerek hükme esas alınması gerekirken, tarafları ve konusu farklı olan önceki davada kesinleşen dosya raporundaki kriterler esas alınarak düzenlenmiş eksik bilirkişi raporuyla hüküm kurulması doğru değilse de, bu hususun zuhulen gözardı edilerek hükmün onandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece yukarıda anlatılanlar ışığında mahallinde konusunda uzman, farklı üç bilirkişi ile keşif yapılarak, ayrıntılı ve denetlenebilir bir rapor alınmak suretiyle, düzeltilerek onama kararında belirtildiği üzere her bir döneme isabet eden alacağa, o dönem sonundan faiz yürütülecek şekilde HUMK.nun 388. maddesine uygun şekilde infazı kabil hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı bozulmalıdır. Ancak Dairemizce davanın kabulüne ilişkin karar bu hususlar gözetilmeden zuhulen onanmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 29.3.2011 gün ve 2010/18759 E-2011/5131 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına ve … 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.05.2010 tarih 2009/133 Esas- 2010/238 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.