YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11513
KARAR NO : 2011/17452
KARAR TARİHİ : 14.11.2011
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 4.328 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın 2.305,94 TL’lik kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, müşterek malik oldukları iki adet taşınmazın davalı tarafından 20 yıldır kullanıldığını ileri sürerek; 2005 ila 2009 yılları için 4.328 TL ecrimisilin dava tarihinden işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı ve dava dışı iki kardeşi ile birlikte müşterek malik oldukları taşınmazları 1990 yılında rızai taksim yaptıklarını, buna göre davaya konu 212 parsel sayılı taşınmazın kendisine, 59 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ise yarısının davacıya, yarısının ise kendisine kaldığını, bu nedenle kendisine kalan yerleri ekip biçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazları davalının kullandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Ecrimisil, kötü niyetli işgalcinin taşınmazı işgal ettiği dönem için ödemek zorunda olduğu tazminat olup, uygulamada taşınmazı kullanan kişi haklı bir sebebe dayandığına inanarak veya bir edim karşılığı, ya da davacının rızası dahilinde kullandığı gerekçesiyle yararlanmayı sürdürüyorsa (harici satış, fiili taksim, kira sözleşmesi vs.) bu kullanım kötü niyetli sayılmayacağından tazminat ile sorumlu tutulmamaktadır. Bu gibi hallerde rızanın ortadan kalkması ve tarafların aldıklarını iade etmesine kadar taşınmazı elinde bulundurma haksız sayılamaz.
Somut olayda, onaysız sureti dosyaya sunulan Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.09.2010 günlü ve 2009/167 E. 2010/187 K. sayılı ilamında; katılan sıfatı ile beyanı alınan davacı, sanık olarak yargılanan kardeşleri … ve … ile müşterek malik oldukları taşınmazları fiili kullanım olarak paylaştıklarını beyan etmiştir.
Şu durumda; yukarıda belirtilen ceza davasına ilişkin dosyanın getirtilerek, davaya konu taşınmazlar hakkında taraflar arasında rızai taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bu taksimin son bulup bulmadığının belirlenmesi ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.