Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/11439 E. 2011/17775 K. 15.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11439
KARAR NO : 2011/17775
KARAR TARİHİ : 15.11.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.749,79 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dilekçesinde; davalılardan …’ye ait bulunan taşınmazın satın alınması hususunda, gayrimenkul alım-satımında aracılık yapan (Artı Emlak Ofisi adlı işyeri sahipleri) diğer davalılarla 24.08.2009 tarihli sözleşme imzaladığını; taşınmazın 210.000 TL bedel karşılığında satın alınması konusunda anlaştıklarını ve satım bedeli için banka kredisi kullanılacağının belirtilerek, 4500 TL kaparo verdiğini; davalıların, kredi işlemleri tamamlandıktan sonra, taşınmazın satımından vazgeçildiğini belirterek verdiği kaparo’yu iade ettiklerini; oysa, davalılarla yaptığı sözleşmeye dayanarak bankada konut kredisi kullandığını ve satımdan vazgeçilmesi nedeniyle, krediyi erken kapatmak zorunda kaldığını, %2 oranında komisyon ödediğini; diğer masraflarla birlikte toplam; 5.749,79 TL ödemede bulunduğunu, bu zararının davalılarca karşılanması gerektiğini ileri sürerek; 5.749,79 TL zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde; müvekkilinin emlak komisyoncusu olup, alım-satım sözleşmesinin tarafı olamayacağını, davanın husumetten reddi gerekeceğini; davacının sözleşmedeki belirtilen sürede edimlerini yerine getirmediği için sözleşmenin feshedildiğini, kaldı ki sözleşmede sadece kaparonun iade edileceğinin kararlaştırıldığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili ise; davada dayanılan sözleşmede müvekkilinin taraf olmadığını, sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunu, kişinin kendi kusurundan yararlanamayacağını, davranışlarının sonuçlarına katlanması gerektiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sözleşmeye konu taşınmazın satışından vazgeçilmesinde davacının bir kusurunun olmadığından bahisle, davanın kabulü ile 5.749,79 TL bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1-) Davalı … vekilinin temyiz itirazları bakımından;
Davalı taşınmaz maliki, davacı ile diğer davalılar (emlakçı) arasında yapılan 24.08.2009 tarihli “Gayrimenkul Alım-Satım Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede; taraf olarak yer almamıştır. Taraf olmadığı bir sözleşmenin feshi nedeniyle, oluşan zarardan davalının mülk sahibi olması nedeniyle sorumlu tutulmuş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece, davalı … hakkındaki davanın sözleşmenin tarafı olmamasına göre husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-) Davalı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme içeriğinden; sözleşmenin feshedilmesi halinde, sadece alıcının vermiş olduğu 4500 TL kaparonun iadesinin kararlaştırıldığı; menfi zarara ilişkin bir kararlaştırmanın bulunmadığı anlaşılmıştır. O halde, mahkemece; gayrimenkul alım-satımına aracılık eden, komisyoncunun; sadece BK.nun 404 anlamında geçerli olan sözleşmeye göre davacının uğramış olduğu menfi zarardan sorumluluğu bulunmadığı gözetilmeden; yazılı şekilde, davanın kabulüne ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.