Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/11087 E. 2011/15411 K. 13.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11087
KARAR NO : 2011/15411
KARAR TARİHİ : 13.10.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 1.587,85 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, hastalığı ve …’da tedavisinin sürmesi nedeniyle temyiz süresinin geçmiş olmakla, HUMK.nun 166. maddesi uyarınca eski halin iadesi ile temyiz isteminin süresinde kabulü talebinde bulunmuş, buna dair tedavi evraklarını sunmuştur.
İbraz edilen rapor ve davacı vekilinin hastalığı nedeniyle … ili dışında tedavi olması süreci, yapılması gereken işlerin niteliği nazara alınarak, davacı vekilinin eski hale getirme talebi yerinde görülmüştür.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, davalı kurum çalışanı olarak, davalıya ait araç ile kaza yapmış ise de, işlerin aksamaması için bedelini kendisi ödeyerek araçtaki hasarı tamir ettirdiğini, ancak sonradan davalının aynı hasar bedelini sigorta şirketinden de tahsil etmek suretiyle sebepsiz zenginleştiğini beyanla, davalının sigorta şirketinden tahsil ettiği 1.587,00 TL alacağın tahsili ile kendisine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili, belgelerde davacının adı ve ödeme yaptığına dair delil bulunmadığını, sigorta şirketinden hasar bedelini tahsil ettiğini bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin varlığı iddia ve ispat edilmiş değildir. İdare mahkemesi kararında da kabul edildiği üzere uyuşmazlık gerçek vekaletsiz iş görme ediminden kaynaklanmaktadır (BK.md.410-413). Ne var ki, kaza tarihinde araçtaki hasarı gidermek üzere davacının “ araçtaki tüm hasarı karşılayacağına dair taahhütname” verdiği, davaya konu araçtaki hasarı davacı sürücünün yaptırdığı, faturaya davalı malikin ismini yazdırmış ise de, ödemeyi davacının yaptığı, ödemeyi davalı kurum yapmış olsa resmi kayıtlar ile bunu ileri sürmesi mümkün iken böyle bir iddianın bulunmadığı, aksine ödediği bedeli isteyen davacıya ödeme yapmak isteyen davalı kurumun Valilik Muhakemat Müdürlüğünden “hasarın araç sürücüsü tarafından giderildiği, bedelin tamir ettiren polis memuruna ödenmesinde sakınca olup olmadığını” sorduğu, cevapta “makbuz ve belgelerde ödemelerin … Emniyet Müdürlüğü adına yapılması nedeniyle vekaletsiz iş görme hükümlerine göre hareket ettiği ancak mahkeme kararı ile anlaşılacağından yapılacak ödeme hukuka aykırı olacaktır” şeklinde görüş bildirildiği dosya içeriğiyle sabittir. Bu durumda uyuşmazlığın BK.nun 410. ve devamı maddeleri uyarınca vekaletsiz iş görme hükümlerince çözümlenmesi gerekir.
O halde, davalı kurumun yazışmalarından hasar bedeli 1.300,00 TL’yi davacının yaptığı anlaşılmakla, mahkemece uyuşmazlığın bu yasal düzenleme çerçevesinde incelenmesi ve davalı kurumun hasar bedeli olarak dava dışı sigorta şirketinden tahsil ettiği 936,35 TL için davanın kısmen kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

..