Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/11085 E. 2011/14859 K. 06.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11085
KARAR NO : 2011/14859
KARAR TARİHİ : 06.10.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5.316,26 TL alacağın istirdadı faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, … Asker Hastanesi Baştabipliğinde sivil memur hemşire olarak görev yapan davalıya 15/11/2001-31/10/2007 tarihleri arasında 4.743,57TL maaş ve 572,69TL nöbet ücretinin sehven fazla ödendiğinin anlaşıldığını, fazla ödemenin mesleki yüksek öğrenimin dışında bir yüksek öğrenime dayanarak yapıldığı anlaşılınca ödemenin kesildiğini ve ilgili idare tarafından davalıdan yapılan fazla ödemelerin iadesinin talep edildiğini, davalının fazla ödemeyi iade etmekten kaçındığı için davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, bu nedenle davalıya sehven yapılan ödemelerin kademeli yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; idarenin kendi ihmali ve bilgi azlığından kaynaklanan idarenin işleme dayanılarak yapılmış olan fazla ve yersiz olarak ödendiği iddia edilen meblağın ödeme yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 günlük süre içinde istenmesi gerektiğini, 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacı tarafça davalıya en son ödemenin 31/10/2007 tarihinde yapıldığı davanın 22/07/2010 tarihinde 60 günlük açılması gereken süreden sonra açıldığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamından, davalıya yapılan ödemenin daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayanmadığı, ödemenin iadesi işlemine karşı davalının idari yargıda iptal davası da açmadığı anlaşılmaktadır. O nedenle davalıya yapılan ödemenin yasal düzenleme bulunmadığı halde, hatadan kaynaklandığı sabittir.
BK.nun 62. maddesi gereğince, borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu madde de belirtilen yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.
HGK’nun 5.12.1984 tarih, l982/13-387 E.- 1984/ 997 K. sayılı kararı ile; idarenin herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan, salt hatalı ödemelerin idare tarafından BK.nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır.
Bu durumda herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar Hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.