Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/11056 E. 2011/10557 K. 20.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11056
KARAR NO : 2011/10557
KARAR TARİHİ : 20.06.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla 7.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkili kooperatife ait 26 konut ile davalıya ait konutunda aralarında yer aldığı toplam 53 konutun bulunduğu … Köyünde 16.03.2006 tarihinde meydana gelen heyelan sonucu belediyenin bölgedeki evleri tahliye ederek ikamete kapattığını, müvekkili kooperatifin öncülüğünde bölgedeki ev sahiplerinin birlik olarak …’ye inşaat iyileştirme projesi hazırlattıklarını, evlerin oturulabilir hale gelmesi için bu projenin derhal uygulanması gerektiğini, bu nedenle kişi başına düşen ödeme miktarının 30.000 TL olarak belirlenmesine rağmen davalı ve bazı mülk sahiplerinin kendilerine düşen ödemeyi yapmamaları nedeniyle müvekkili kooperatif tarafından ödemelerin yapılmak zorunda kalındığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin, kamu tarafından yapılması gereken işi üstlenen davacıya bu işin yapılması için icazet vermediğini, kaldı ki yapılan işlerin müvekkili açısından zorunluluk teşkil etmediğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; heyelan bölgesinde konut sahibi olan davacının, sözkonusu ıslah çalışması içinde bulunmamak (kendisine getireceği maddi külfet, konutundan vazgeçme, üniversiteden alınan raporlara göre yapılacak çalışmaları yetersiz görmek vs nedenlerle) hakkına sahip iken, kendisinin görüşü ve oluru alınmadan ıslah çalışmalarının yapılmış olması nedeniyle davada vekâletsiz iş görme hükümlerinin uygulanamayacağı ve davacının yaptığı masraflardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, taraflara ait taşınmazların bulunduğu alanın eski bir heyelan bölgesi olduğu, meydana gelen heyelan nedeniyle önlem alınmadığı takdirde yakın bir gelecekte bu alanda bulunan yapılarda değişik derecelerde hasar meydana gelebileceği, bu nedenle bir an önce önlem alınmasının can ve mal emniyeti açısından zorunlu olduğu tartışmasızdır. Esasen, bu husus mahkemenin de kabulündedir.
Diğer taraftan, aldırılan bilirkişi raporunda; kazıklardan oluşan bir dayanma duvarı ile kayan kütlenin sabit hale getirilmesinin bölgede gözlenen heyelan için doğru ve en uygun yöntem olduğu gibi davalıya ait konut için de zorunlu olduğu bildirilmiştir.
Şu halde; davacı kooperatif, yapılan iş için vekâleti bulunmasa da düzenlemesi Borçlar Kanununun 410 ve devamı maddelerinde yapılan gerçek (caiz olan) vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca, yörede (açıkça işe yönelik bir yasaklaması bulunmayan) davalının da aralarında bulunduğu ev sahiplerinin hesabına işi yönetmiş, onların yararına olan iş ve işlemler yaparak evlerin yeniden kullanılmasını sağlamıştır. Bu nedenle davalı, bir takım usulü eksiklikleri ileri sürerek; iş için yapılan giderlere katılmama yolunu seçemez.
Bundan ayrı, TMK. nun 750. maddesi uyarınca da davalı, komşuluk hukukundan doğan yetkilerini kullanan davacı kooperatifçe yapılan işlere ve bunların giderlerine, kendi yararlanması oranında katılmakla yükümlüdür.
Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.