Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/1089 E. 2011/5469 K. 04.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1089
KARAR NO : 2011/5469
KARAR TARİHİ : 04.04.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5000 TL manevi tazminatın masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davalının sorumluluğuna karar verilmiştir. Somut olayda; davalı tarafından başka plakalı araç yerine yanlışlıkla davacı adına kayıtlı araca haciz uygulandığı, hafta sonu şehir dışında davacı aracının kayıtlardaki yakalama emri nedeniyle parka çekildiği, plaka yanlışlığının belirlenmesi sonucu aynı gün parktan çıkarıldığı, ancak araç sürücüsü olan davacı çocuğu ile arkadaşının hafta sonu kayıtların silinememesi nedeniyle yola devam edemeyip hafta başında kayıtlar düzeltilince şehre döndükleri anlaşılmaktadır. Davacı, olay nedeniyle hafta sonu telefon görüşmeleri yapmak zorunda kaldığını belirterek, çocuğunun başka şehirde kalması ve üzülmesi nedenleriyle kendisini borçlu duruma düşürülmesi nedenleriyle manevi tazminat istemektedir. Manevi tazminat istenebilecek haller yasada sınırlı sayıda belirtilmiş olup, hukuki dayanağı bulunmayan her üzüntü hakkında manevi tazminata hükmolunamaz. Aracın parka çekilmesinin ve sürücüsünün başka şehirde konaklamak zorunda kalmasının araç sahibinde manevi zarar doğurduğu kabul edilemeyeceği gibi araç kaydına haksız haciz uygulanması ve kaldırılması olayında doğrudan zarar görmeyen araç sahibinin manevi zarara uğradığı da benimsenemez. Şu durum karşısında zarar görenin davacı olmadığı ve manevi zarar unsuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekirken mahkemece manevi tazminata hükmolunması bozma nedenidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.