Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/10854 E. 2011/15965 K. 20.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10854
KARAR NO : 2011/15965
KARAR TARİHİ : 20.10.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(AİLE MAH. SIF.)

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacılar vekili; davalı kocanın müşterek konutu terkettiğini, davacının ve müşterek çocukların geçimi ile ilgilenmediğini ileri sürerek, davacı kadın için aylık 300,00-TL, müşterek çocuk … için aylık 200,00-TL olmak üzere toplam 500,00-TL tedbir nafakasının ve reşit … için aylık 400,00-TL yardım nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; dava dilekçesinin davalıya Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereğince tebliğ edildiği ve yargılamanın davalının yokluğunda yapılıp sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
HUMK’nun 73. maddesi hükmüne göre; mahkeme tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şekli olan davetiyenin davadaki önemi büyüktür.
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya muhatap namına kendisine tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbirisinin adreste bulunmamaları veya tebellüğden imtina etmeleri durumunda yapılacak işlemler ve uygulanacak tebliğ usulü, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21 ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinde düzenlenmiştir.

Tebligat Kanununun 21. Maddesinde, “kendisine tebligat yapılacak kimse veya tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbirisi gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse (kaçınırsa) tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve teslim edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılmakla beraber adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici ve kapıcıya bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Tüzüğünün 28. Maddesinin 1.fıkrasında da, “muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinme halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir” denilmiştir.
Somut olayda, davalı adına çıkartılan davetiye 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine göre tebliğ edildiği halde, davalının adreste bulunmama nedeni Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi uyarınca ilgililerin imzalarını taşıyan tutanakla tespit edilmediğinden sözü edilen tebligat usulsüzdür.
Davalının usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, yokluğunda yargılamaya devam edilerek, savunma hakkı tanınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece, davalının bilinen en son adresine davetiye çıkartılıp usule uygun şekilde tebliğ yapılarak taraf delilleri toplanıp sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 20.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.