Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/10839 E. 2011/15513 K. 17.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10839
KARAR NO : 2011/15513
KARAR TARİHİ : 17.10.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; davalı kocanın açmış olduğu boşanma davasının retle sonuçlandığını, kusuru bulunmayan davacın ise ailesinin yardımıyla geçimini sağladığı ileri sürülerek aylık 500 TL tedbir nafakasına hükmedilmesi talep edilmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile; kusurlu olan tarafın davacı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; dava dilekçesinde davalı tarafa bir kusur yüklenilmediği, dayanılan boşanma davasının ise davacının kusurunun ispat edilememesi nedeniyle reddedildiği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
TMK’ nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Bu davadan önce davalı koca tarafından açılıp red ile sonuçlanan boşanma davasında; ailesinin etkisi altında kalan davacının, davalının ailesini istemediği, yatak odası sırlarını anlattığı ileri sürülmüş ise de; mahkemece, davacının hiçbir kusurlu davranışının bulunmadığı belirlenmiştir.
Şu durumda, açmış olduğu boşanma davası reddedilen davalının, davacının kusurlu olduğunu ileri sürdüğü ve barışma girişiminde bulunmadığı, dolayısıyla davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre; mahkemece davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilerek hakkaniyet ölçüsünde bir miktar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, delilerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istemin tümüyle reddi doğru görülmemiştir
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.