Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/10287 E. 2011/17828 K. 16.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10287
KARAR NO : 2011/17828
KARAR TARİHİ : 16.11.2011

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde işgal edilen alanın tesbiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava, tespit istemine ilişkindir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde, hazineye ait 9.543 ada 27 parselin bir bölümünün davacıların murislerinin zilyetliğindeyken ölümü ile mirasçıları olan davacılara kaldığını ve kullanmaya devam ettiklerini, bir bölümünün karo ve briket imalatı yapan 3.şahıslara kiraya verildiğini, bir bölümünün üzerinde de evlerinin bulunduğunu, işgal edilen yerin 400-500 m2 olmasına rağmen davalı hazinenin tamamı üzerinden ecri misil istediğini belirterek taşınmaz üzerinde davacıların işgal ettikleri alan yüzölçümünün tespiti isteminde bulunmuşlardır.
Davalı ise işgal edilen miktarın doğru gösterildiğini belirterek reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporları ile davacıların taşınmaz üzerinde işgal ettikleri alanın 583,04 m2 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Bir tespit davasının dinlenebilmesi için öncelikle böyle bir davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunması gerekir. Kural olarak eda davasının açılması gereken hallerde tespit davasının açılmasında hukuki yarar yoktur. Tespit davası eda davasının öncüsü olup kural olarak eda davası ile birlikte istenebileceklerin tespit davasına konu yapılabilmesi tespit davasının yenilik doğurucu bir nitelik taşıyıp taşımamasına bağlıdır. (Hukuk Genel Kurulunun 10.10.1984 gün 696/803 kararı)
Somut olayda davacılar, tapu maliki olan davalı hazinenin açacağı ecrimisil davasında veya davacıların açacağı menfi tespit davasında kullandıkları yeri ispat edebilecekleri halde ayrı bir dava ile tespit isteminde bulunmalarında hukuki yarar bulunmamaktadır. Mahkemece dava şartı olan hukuki yararın olmaması nedeniyle davanın reddi gerektiği düşünülmeden istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.