Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/10282 E. 2011/14972 K. 10.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10282
KARAR NO : 2011/14972
KARAR TARİHİ : 10.10.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde davacı davalı eşinin kendisini eve ve ortak işyerine almadığını ileri sürerek ortak malların kayyım marifetiyle güvence altına alınmasına ve ortaklığa konu malların aynen veya satışı suretiyle bedellerinin paylaştırılarak tasfiyesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, davacı ile davalı arasında adi ortaklık şeklinde kurulup sürdürülen ortaklığın aynı zamanda karı koca olmaları ve geçimsizlik nedeniyle ayrı yaşamaya başlamaları nedeniyle fiilen sona erdiği ileri sürülerek ortak malların kayyum tarafından güvence altına alınmasına ve aynen veya satışı suretiyle bedellerinin paylaştırılarak tasfiyeye karar verilmesi istenilmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, menkul malların aidiyetinin tespiti için verilen süreye rağmen bir karar getirilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bu tür davalar HUMK’ nün 8. maddesinde sayılan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu dava ve işlerden değildir.
HUMK’nun 4146 Sayılı Yasa ile değişik 8. maddesinde değer veya miktarı 5 490,00TL’i geçmeyen davalara Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı hükmü getirilmiştir.
Somut olayda, 06.07.2006 tarihinde Anamur Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/35 sayılı tespit dosyası ile dava konusu kuyumcu dükkanında 8565.01 gr 22 ayar ve 4307,78 gr 14 ayar altın bulunduğu belirlenmiştir. Bunların toplam değerleri de 325 874,78 TL olarak bildirilmiştir.
Dava adi ortaklığın tasfiyesi isteminden ibaret olup olaya Medeni Kanunun ortaklığın giderilmesi hükümlerinin uygulanması doğru değildir.
Davanın değeri dikkate alındığında davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmak üzere dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esasa ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.