Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/10230 E. 2011/14943 K. 10.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10230
KARAR NO : 2011/14943
KARAR TARİHİ : 10.10.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 3.019.27 TL için yapılan ilamsız icra takibine vaki haksız itirazın iptali takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; müvekkilinin davalının … Esnaf Kefalet Kooperatifine olan borcunu kefili sıfatı ile ödediğini ileri sürerek 1600,00 TL.nin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın zamanaşımı ve esasa ilişkin nedenlerle reddi gerektiğini cevaben bildirmiştir.
Mahkemece, davalının zamanaşımına ilişkin savunması göz önünde bulundurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı, davaya karşı cevap süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunmamıştır. Davalı cevap süresi geçirildikten sonra ve 02.12.2010 havale tarihli dilekçe ile zamanaşımı def’inde bulunulmuştur. Ne var ki, davacı vekilinin bu savunmaya karşı verdiği 15.02.2011 tarihli celsede, “cevaba cevap dilekçesindeki hususların davanın genişletilmesi mahiyetinde olduğu muvaffakat edilmediği” bildirilmiştir.
Borçlar Kanununun 140.maddesine göre, zamanaşımı ileri sürülmediği takdirde hakim, zamanaşımını kendiliğinden nazara alamaz.
Kural olarak, zamanaşımı ilk itirazlardan olmadığından duruşmanın her aşamasında ileri sürülebilir. Ancak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 202. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Müddeaaleyh cevap layihasını hasmına tebliğ ettirdikten sonra onun muvafakatı olmaksızın müdafaa sebeplerini tevsi veya tebdil edemez” hükmüne göre, davacı muvafakat etmediği takdirde davalı savunmasını genişletemez ve değiştiremez.
O halde mahkemece, zamanaşımı def’inin süresinde yapılmadığı gözetilerek işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.