Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/10118 E. 2011/16028 K. 20.10.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10118
KARAR NO : 2011/16028
KARAR TARİHİ : 20.10.2011

MAHKEMESİ : IĞDIR 1. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2010
NUMARASI : 2010/198-2010/674

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı olarak 500,00 TL tedbir nafakası istenilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 450,00 TL tedbir nafakasının her ayın en geç 17. sinde ödenmek üzere davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
HUMK’nun 73.maddesine göre “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı, içtima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez.”
Davalı tarafa dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğine ilişkin tebligat parçası adreste bulunmadığından bila tebliğ dönmüş, tebligat yapılmayan davalı davaya cevap da vermemiştir. Mahkemece, davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılarak hüküm kurulmuş olması yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup, fazlaya hüküm veremez (HUMK.md.74) düzenlemesi gözetilmeden, talep olmadığı halde nafakanın her ayın 17.ne kadar ödenmesi yönünde hüküm kurulması da doğru değildir.
Kabule göre ise, nafaka davalarında tarafların ekonomik ve sosyal durumunun ilgili kurumlardan ve tarafların ikamet adreslerinde zabıtaca komşulardan araştırma yaptırılarak, üzerlerine kayıtlı taşınır veya taşınmaz mal, bankalarda nakit para, maaş gibi tüm gelirleri saptanmak suretiyle sonucuna göre karar vermek gerekirken, davacı tanıklarının soyut beyanı ile yetinilmesi de yerleşik uygulamaya uygun görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.