YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10112
KARAR NO : 2011/14882
KARAR TARİHİ : 06.10.2011
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili; tarafların 29.3.2005 tarihli karar ile boşandıklarını, davacı lehine 50,00 lira yoksulluk nafakasına, müşterek 2 çocuk için 75,00 er TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, paranın alım gücünün düştüğünü, nafakalarıın artırılarak 300,00 er TL’ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; nafaka dışında da çocukların giderlerini karşıladığını, bu ödemeler için kredi çektiğini, talebin fahiş olduğunu beyanla, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakası 200,00 TL, iştirak nafakaları 150,00 Şer TL’ye çıkarılmıştır. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı halde gerekçeli hüküm başlığında bu hususun belirtilmemesinin yerinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, maddi olguları anlatmak taraflara, hukuken yorumlamak ise hakime aittir. Her ne kadar dava dilekçesi sonuç bölümünde “tedbir nafakalarının artırılması” denilmiş ise de, istem Bergama Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/30-190 sayılı boşanma kararı ile hükmedilen “yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılmasına” ilişkin olduğu halde, hükümde tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi ve bu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Ayrıca, TMK.mad.176/lV hükmüne göre: “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerinde yoksulluk nafakasının arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”
Somut olayda; ülkede yaşanan enflasyon dışında nafakaya etki eden olgulardan bahsedilmeden, davalının bu davadan önce bir çocuğunun olması nedeniyle yükümlülükleri de artmış olmasına rağmen, davada artırılması istenen nafaka dava tarihi ile bu dava tarihi arasında paranın değer kaybını gösteren ve artışlarda baz alınan ÜFE artış oranları nazara alınmadan yüksek yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.
Mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE 12 aylık ortalama artış oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktara hükmetmekten ibarettir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.