Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2011/10039 E. 2011/19013 K. 29.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10039
KARAR NO : 2011/19013
KARAR TARİHİ : 29.11.2011

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde kira sözleşmesinin feshi ile tespit ve 2000 TL güvence bedelinin masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Karşılık davada ise; toplam 24.600 TL kira alacağı ve tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. Mahkemece davacının davasının kısmen kabulüne; karşılık davanın ise, yasal süresi içerisinde harcı yatırılarak ve usulüne uygun olarak açılmadığından, esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı-karşılık davacı tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davalı-K.Davacı ve vekili gelmedi. Aleyhine temyiz olunan Davacı-K.Davalı Vek.Av…. geldi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili şirketin, davaya konu büroda 18.10.2006 tarihli kira kontratı ile kiracı sıfatı ile oturduğunu; 18.10.2007 tarihinden itibaren kira bedelinin elden ödendiğini ve davalıya kira borcu bulunmadığını; dava konusu yerin 2008 yılı için kira kontratının yenilenmeyeceğinin telefonla davalı tarafa bildirildiğini; ancak, davalının görüşmekten kaçınması nedeniyle, anahtar tesliminin yapılamadığını iddia ederek; tespite konu işyerinin, davacı müvekkili tarafından tahliye edilmiş bulunduğunun; elektrik, su, apartman aidatı, kira kontratından … ve kiracı üzerindeki herhangi edim ve yan borcun bulunmadığının tespitine; dairenin, kira kontratı ekinde yeralan demirbaş listesi ile birlikte eksiksiz ve herhangi bir zarar verilmediğinin tespiti ile teslimine; davalı ile müvekkil şirketin arasındaki kira kontratının feshine; 2000 TL lik güvence bedelinin davalıda bulunduğunun tespiti ile verilen depozitonun iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap ve karşılık dava dilekçesinde; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, kira sözleşmesini açıkça ihlal ettiğini; ayrıca kira bedellerini de ödemediğini savunarak; davanın reddini istemiş, karşılık davasında ise; ödenmeyen kira bedeli (20 aylık) 22000 TL ile apartman aidat borcu 600 TL ve boya-badana bedeli olarak da 2000 TL olmak üzere, toplam:24.600 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “…ihtar çekilmesinin mümkün olmadığı, davalının bir adresinin bulunmadığının tespiti, 2000 TL güvence parasının davalının üzerinde bulunduğunun tespitine ilişkin istemlerin hukuki yarar bulunmadığından reddine; sözleşmeden kaynaklanan elektrik, su ve apartman aidatı yönünden sorumluluğunun bulunmadığının tespitine; konusu kalmayan talepler hakkında esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığın; ayrıca, davalının karşılık davası yönünden ise; usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından, karşılık dava yönünden esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı-k.davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davalının aşağıdaki bentler dışında kalan temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik mahal olmadığına;
1) Asıl davada; davacının giderlerden borçlu bulunmadığı hakkındaki talebi için, HUMK.75/2, 179/3.maddeleri hükmü gereğince (borcun nev’i ve miktarları) açıklanmak ve Harçlar Kanununun 22.maddesi gereğince harcı ikmal etmek üzere, davacı tarafa mehil verilmek gerekirken; miktar belirtilmeden giderlerden sorumlu bulunmadığı yönünde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2) Davalı-k.davacının, süresi içerisinde karşı davayı açtığı; ancak, harcı ikmal etmediği, mahkemece verilen ek süre içerisinde harcı ikmal ettiği anlaşıldığından; mahkemece, karşılık davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek; bu çerçevede, tarafların tüm delilleri toplanıp değerlendirilerek; sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, karşılık dava yönünden, usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bahisle, esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.