Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/9613 E. 2010/13974 K. 13.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/9613
KARAR NO : 2010/13974
KARAR TARİHİ : 13.09.2010

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, 2006 yılında boşanma ile birlikte eş ve müşterek çocuklara bağlanan yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılması istenilmiştir.
Mahkemece, … ve … için reşit olana kadar davacı babanın nafaka yükümlülüğünün devam ettiği gerekçesi ile davanın reddine, … reşit olduktan sonra iştirak nafakasının kendiliğinden kalktığı gerekçesi ile konusu kalmayan davanın reddine ve eski eşi …’nin 2008 tarihinde babasının ölümü üzerine mal varlığının arttığı nedeniyle yoksulluk nafakasının ve kızı …’nin de evlenmesi nedeniyle yardım nafakasının kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmiş, hüküm, süresinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, bir kısım davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Kural olarak, yoksulluğun ortadan kalkması halinde nafakanın kaldırılmasına karar verilebilir (TMK.md.176).
Ancak, somut olayda, her ne kadar davalı …’ye babasının ölümü üzerine ev, araç ve taşınmazın intikal ettiği ileri sürülerek yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiş ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda da 20 dönüm arazinin kaldığının saptanması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu taşınmazdan kadının çalışarak gelir elde edebileceği, yine taşınmazdan elde edilecek gelirin davalı kadını yoksulluktan kurtarmayacağı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davalı … yönünden açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yoksulluk nafakasının kaldırılması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.9.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.