Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/8835 E. 2010/10879 K. 17.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8835
KARAR NO : 2010/10879
KARAR TARİHİ : 17.06.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 18.933,31 TL taviz bedelinin, istirdaden faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; Şile-Çavuş Mah. 502 Ada, 2 parseldeki taşınmazın tapu kaydında bulunan “Hamzabey Vakfı” şerhi nedeniyle 18.933,91 TL taviz bedelinin, sözkonusu Vakfın gayrisahih vakıflardan olduğundan yersiz alındığını belirterek, bu miktarın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; Hamzabey Vakfının sahih vakıflardan olduğunu, vakıf türüne bakılmaksızın 4103 … Yasa gereği tüm Vakıfların taviz bedeline tabi olduklarını, Beyoğlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/174 E.-2007/194 K. ile de tavize tabi olduğunun belirlendiğini, bu nedenle davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taviz bedeline tabi tutulan taşınmazın anılan vakfın kapsamına girdiğinin davalı tarafça ispatlanamadığı, bu ispat edilecek olsa bile, menşeinin miri arazi niteliğinde olduğu anlaşılan bu taşınmaz tahsisinin ancak gayrisahih vakıf türünden olabileceği ve taviz bedeline tabi olmadığının belirlendiği açıklanarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalı vekili temyiz etmektedir.
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür (TMK.md.6). Buna göre ispat külfeti vakfın gayrisahih vakıf olduğunu ileri süren davacıdadır.
5737 … Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 … Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmüne göre; “Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Ancak miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar tavize tâbi değildir.”
Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, Mukataalı vakıf: zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder.
Hal böyle olunca somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen HAMZABEY VAKFI’nın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının yöntemince araştırılması gerekir.
Dosyada bulunan rapor taşınmazın ve vakfın niteliğinin belirlenmesi açısından hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı gibi, komşu 1 parsel … taşınmazda ödenen taviz bedelinin istirdadına dair Beyoğlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/174-2007/194 … dosyasında aynı vakıf için düzenlenen raporda Hamzabey Vakfının sahih vakıf olduğuna dair rapor ile de çelişkilidir.
Hükme esas bilirkişi raporunda; Vakfiye örneğinin dosyada bulunmadığı, taşınmazın iddia edilen vakıf kapsamına girip girmediği hususunun davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği, bu hususun ispat edilemediği, ispat edilmiş olsa bile eski bir yerleşim yeri sınırları içinde olmadığı ve bugün dahi 4.522.19 m2 büyüklüğünde bulunduğu görülmekle vakfın gayrisahih nitelikte olacağı sonucuna ulaşılacağı, ayrıca sözkonusu vakfın vakıf kayıt örneği incelendiğinde, burada kullanılan mukataa-i zemin ibaresinden, bu kayıt örneğinde zikredilen taşınmazların miri nitelikte olduğunun ortaya çıktığı, bu nitelikteki taşınmazın tahsisinin ancak gayrisahih vakıf türünden olduğu bildirilmiştir.
O nedenle, taşınmaza ait tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülü ile getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı ve HUMK.nun 275. maddesi uyarınca yukarıdan beri sayılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurularak yasanın yeni şekline uygun rapor alınmalı ve sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu yönler üzerinde durulmaksızın, yetersiz bilirkişi raporu ile ve eksik araştırma sonucu davanın kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.