Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/868 E. 2010/4376 K. 16.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/868
KARAR NO : 2010/4376
KARAR TARİHİ : 16.03.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde nişanın haksız bozulması nedeniyle, fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 5.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davacının maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı … ile evlenmek maksadıyla nişanlandığını; düğün gününün kararlaştırıldığını, tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra davalının başka biriyle anlaşarak kaçtığını, davalının bu eyleminin müvekkili ve ailesini çok üzdüğünü iddia ederek; 5.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın, nişanın bozulduğu 15 Ocak 2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davacının, maddi tazminat talebinin kabulüne; manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davalı, temyiz dilekçesinde; dava dilekçesinin eline geçmediğini, yargılama sonrası aleyhine verilen karardan ihtiyati haciz kararı sebebiyle hacze gelinmesi nedeniyle haberdar olduğunu … sürmektedir.
Dosyanın incelenmesinde, dava dilekçesinin davalıya Tebligat Kanununun 21.maddesi gereğince tebliğ edildiği ve yargılamanın davalının yokluğunda yapılıp sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Tebligat Kanununun 21.maddesine göre; kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiç biri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut “zabıta amir veya memuruna” imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşulardan birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Tebligat Tüzüğünün 28. Maddesinin birinci fıkrası uyarınca da; muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir.
Davalıya dava dilekçesinin tebliği için çıkartılan davetiye parçasında; muhatabın, tevziat saatlerinde tarlada olması nedeniyle, tebligatın köy muhtarı azasına tebliğ edildiği yazılı ise de; tüzüğün 28.maddesine göre, tebliğ yapılacak kimsenin ikametgahında muhatap adına tebliğ yapılabilecek başka kimse olup olmadığı belirtilmediği gibi, adreste bulunmama sebebini bilen komşunun ve tebligatın teslim edildiği azanın isimleri de okunaklı yazılmamıştır.
Tebligat Kanununun 21. ve Tüzüğün 28.maddesinde öngörülen şartlar tevsik edilmedikçe bu madde uyarınca yapılan tebligat geçerli sayılamaz.
O halde, davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilip taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 16.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.