Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/8632 E. 2010/10133 K. 08.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8632
KARAR NO : 2010/10133
KARAR TARİHİ : 08.06.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 7.800 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının paydaş olduğu taşınmazı haksız yere kullanan davalıdan 7.800 TL ecrimisil bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevabında, dava konusu taşınmazı diğer hissedar …’den 01.01.2006 tarihli kira akdi ile kiraladığını, haksız işgalci olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, davalının kira akdine dayalı olarak kullandığından bahisle ecrimisil talebinin reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın dava dışı … tarafından 01.01.2006 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira akdi ile davalıya kiralandığı, tapu kaydına göre davacının 510/960, davadışı …’in (kiralayanın) 39/1920 payının bulunduğu anlaşılmaktadır.
06.05.1955 tarih 12/18 … İçtihadı Birleştirme kararı ve MK.nun 691.maddesi gereğince, paylı mülkiyetde taşınmazı kiraya verme işlemi önemli idari işlerden olup, pay ve paydaş çoğunluğu ile gerçekleştirilmesi halinde geçerlik kazanır. Başka bir deyişle geçerli bir kira akdinin bulunduğunun kabul edilebilmesi için pay ve paydaş çoğunluğunca yapılması zorunludur.
Davada, davacının kira sözleşmesine iştirak etmediğine göre söz konusu kira akdinin davacıyı bağlamayacağı açıktır. Ayrıca diğer paydaşın yaptığı kira sözleşmesine icazet verdiği de iddia ve ispat edilmemiştir.
Taşınmazı haksız olarak kullanan davalının davacıya karşı hukuki durumunun haksız işgalci olarak nitelendirilmesi gerekir ve davacıya karşı mülkiyetten kaynaklanan payı oranında ecrimisil ödemekle yükümlü olmalıdır. Bu durumda, mahkemece; mahallinde keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporu sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.