Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/8411 E. 2010/18881 K. 22.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8411
KARAR NO : 2010/18881
KARAR TARİHİ : 22.11.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde itirazın iptali ile icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı … yönünden kabulü, diğer davalılar yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, davalı tarafa verdiği borç paranın ödetilmesi için giriştiği icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalılar, davacıya borcu olmadıklarını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının teklif ettiği yemin sonucunda davalı …’nin davacıdan borç para aldığını, ancak bunu ödediğini hiçbir borcunun kalmadığını beyan ederek yemin etmesi üzerine ödeme savunmasının ispat edilemediği gerekçesi ile bu davalı yönünden istemin kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında karz hukuki ilişkisinin bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Alacağın miktarı itibariyle davacı davalıya borç para verdiğini yazılı delille ispatlayamadığından davalıya yemin teklif etmiş davalı yeminli beyanında ( Davacıdan borç para aldığını ancak bütün borcunu ödediğini) bildirerek yemininde sebat etmiştir.
HUMK’nun 337 ve sonraki maddelerinde yazılı yemine ilişkin hükümlerin hiç birisinde yemin altında söylenen sözlerin bölünmesine yer veren bir kural benimsenmiş olmadığı için, yemin metninin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerekir. Bir davada,bir tarafın diğer tarafa yemin teklif etmesi demek, iddianın sonucuna yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakma yani onun söyleyeceklerinin … olduğunu hakimin kabul etmesine önceden … göstermek demek olduğu HGK’nun 01.04.1964 tarih 146/253 sayılı kararında da vurgulanmıştır.

Yemin altında borç aldığını ve bunu ödediğini beyan eden kimsenin sözünün olduğu gibi kabul edilmesi gerekir. (Belgesay HUMK. Şerh Sayfa 268) Mahkemece delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davalı … yönünden istemin kabulü bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.11.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)

M U H A L E F E T Ş E R H İ

Dava dilekçesinde davalılara elden nakit olarak 2.850,00 TL borç para verildiği, davalıların borcunu ödememesi üzerine yapılan icra takibine itiraz edildiği ileri sürülerek icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiş, mahkemece davalı … hakkındaki davanın kabulü, diğer davalılar yönünden davanın reddine dair verilen karar davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraf, davalılar hakkındaki Biga İcra Müdürlüğünün 2008/1466 Esas sayılı takip dosyasında takibin dayanağı olarak” borç olarak elden verilen para” gösterilmiş, davalı … borca itiraz dilekçesinde ödeme emrinde belirtilen borcun sebebi olarak alacaklı tarafa borcunun olmadığını, borcun 350,00 TL lik kısmını kabul ettiğini kalanına itiraz ettiğini beyan etmiştir.
Tüm davalılar yargılama sırasında … oldukları 29.4.2009 tarihli cevap dilekçesinde, dava dilekçesindeki tüm iddiaların … dışı olduğu ve iddianın kesin delillerle kanıtlanması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Davacı tarafın yemin deliline dayanması üzerine davalı … 15.10.2009 tarihli oturumda, eda etmiş olduğu yeminde davacıdan 1.3.2007 tarihinde ödenmek üzere elden 2.850,00 TL aldığını ikrar etmiş ancak beyanına elden aldığı bu parayı kendisine ödediğini eklemiştir. … çoğunluk ile aramızdaki görüş farkı davalının yemin metnine eklediği borç olarak almış olduğu paranın davacıya geri ödendiğine dair beyana itibar edilip edilemeyeceği noktasındadır. Dairemizin çoğunluk görüşü bu beyana itibar edilerek davalının borç olarak aldığı paranın davacıya geri ödendiğinin kabul edilerek davanın … yönünden de reddedilmesi gerektiği şeklindedir.

Türk Medeni Kanununun 6.maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir.
Davacı taraf gerek icra takibinde gerekse dava dilekçesinde BK.nun 306-312 maddelerinde düzenlenen karz sözleşmesine dayanmıştır. Davacı taraf çeşitli tarihlerde 01.03.2007 günü geri verilmek üzere 2.850.00 TL verdiğini iddia etmiştir. Borçlu icra takibindeki itirazında ve davaya verdiği cevapta akdi ilişkiyi reddetmiştir. Burada akdi ilişkinin varlığını ispat külfeti davacı tarafa düşmektedir. Davacı vekili 15.10.2009 günlü oturumda dava dilekçesinde belirttikleri hususlarda karşı tarafa yemin teklifinde bulunmuştur.
Bir vakıaya, ispatla yükümlü olan ispat yükü kendisine düşen taraf iddiasını başka türlü delille ispat edemezse karşı tarafa yemin teklif edilebilir. Yemin teklifini ispat yükü kendisinde olan taraf yapar. Davacı da dava dilekçesindeki iddiaları ispat için karşı tarafa yemin teklif etmiştir.
Yemin teklif eden taraf hangi vakıa hakkında yemin teklif ettiğini bildirir. Yemin sorusunu (şeklini) ise HUMK.nun 360. maddesi gereğince mahkemece tespit eder. Hakimin tespit ettiği yemin metni duruşma tutanağına yazılarak davacı tarafın teklif etmiş olduğu yemine uygun olduğuna dair imzasının alınması gerekir. (HUMK.md.151/V) daha sonra yemin edecek tarafın bu metni aynen tekrarlaması gerekir. Mahkeme ve taraflar HUMK.un 339.maddesinde yazılı olan yemin metnini değiştiremez ve ona ekleme yapamazlar.
Kendisine yemin teklif edilen taraf ya yemin teklifini kabul ederek yemin eder, ya yeminden kaçınır ya da bu yemini teklif eden tarafa reddedebilir. Kendisine teklif edilen vakıaların doğruluğunu (iddia edildiği gibi olduğunu) kabul ederse yeminden kaçınmış olur ve davacı iddiasını kanıtlamış sayılır.
Davalılar davacı tarafından teklif edilen yemini eda edeceklerini bildirmişlerdir. Davalı … imzası ile tasdik ettiği yemininde davacının dava dilekçesindeki iddia ettiği vakıa olan 01.03.2007 tarihinde ödenmek üzere davacıdan 2.850,00 TL aldığını ikrar etmiş, bu ikrarına aldığı parayı davacıya ödediği beyanını ekleyerek yemin etmiştir.
Davacının dava dilekçesindeki netice-i talebine esas teşkil eden maddi vakıaların doğru olduğu davalının imzalı beyanı ile kabul edilmiştir. Bu beyan yeminden kaçınmadır. Zira davalı kendisine teklif edilen yemin metnindeki vakıaların davacının iddia ettiği gibi olmadığı hususunda yemin etmemiş aksine iddia edilen vakıayı kabul etmiştir. Davalının bu şekildeki beyanından sonra artık bu beyanın doğru olduğu hususunda yemin etmesine gerek yoktur. Yemin, iddia edilen vakıaların iddia edildiği gibi olmadığı hususunda edilmesi gerekir.
Davalı bu şekilde davacının iddia ettiği hususları kabul ettikten sonra, borcunu ödediğine dair ispat yükünün kendisine geçtiğinin kabul edilmesi gerekir.

Davalı ikrarına eklediği maddi vakıa hakkında yemin etmesi, kendi savunmasını ispat ettiğinin kabulünü gerektirmez. Borcun ödendiğine dair ispat yükü kendisinde olmayan davacı bu konuda karşı tarafa yemin teklif etse ve davalı da bu yemini eda etse dahi bu yemine hukuken hiç bir değer izafe edilemez. O halde ispat yükü kendisine geçen davalının bu konuda ikrarına ekleme yaparak yemin etmiş olmasının da hukuken bir değeri yoktur.
Davalının davacı tarafından iddia edilen olayları ikrar etmiş olması davacıdan 2.850,00 TL borç aldığını kabul etmiş olması karşısında borcunu ödediğini ispat külfeti kendisine geçmiştir.
Mahkemece 15.10.2009 günlü oturumda davalıya delillerini bildirmesi için süre verildiği halde davalı … 08.01.2010 günlü dilekçe ile kendisine eda ettirilen yeminin usulüne uygun olmadığını iddia etmiş herhangi bir delil göstermemiştir.
O halde mahkemece bu davalı hakkındaki davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından mahkeme kararının onanması gerektiği görüşündeyim.