Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/8126 E. 2010/10410 K. 10.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8126
KARAR NO : 2010/10410
KARAR TARİHİ : 10.06.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde fazla ödenen 23.198,61 lira kamulaştırma bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan geri tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı … yönünden husumet nedeniyle reddi, diğer davalılar yönünden kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, kamulaştırma bedelinin artırılması için iki ayrı dava açıldığı ve her iki davada da 7 parsel … taşınmazın m2 bedeli olarak 824 TL belirlendiği, dolayısı ile toplam 35.053 TL ödeme yapılması gereken hak sahipleri (kendi aralarında bölünerek) ayrı ayrı davacı olduğu ve dava dışı paydaş bulunduğu halde, davacılara paylarından fazla olarak 23.250 TL ödenmek durumunda kalındığı her iki kararında temyiz edilerek kesinleştiği tashihi karar süresi geçtikten sonra bu durumun fark edildiği açıklanarak fazla ödenen tutarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istenilmiş; mahkemece iddia sebepsiz iktisap olarak değerlendirilip iddia sabit görülerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, davalı tarafa yapılan ödemeler kesinleşmiş mahkeme kararına dayandığından, haksız ve sebepsiz olmayıp, BK’nun 61.maddesi kapsamında sebepsiz zenginleşme olarak değerlendirilemez.
Kural olarak alacağın dava edilip mahkeme önünde görüldükten ve yargılama sonunda verilen karar kesin hüküm durumuna girdikten sonra, o davanın tarafları o kararda yanlış sonuca varıldığını, ancak HUMK’nun 455 ve sonraki maddelerindeki koşullar varsa yargılamanın iadesi yoluyla ileri sürebilir. Bunun dışında BK’nun 61.maddesi hükmüne dayanarak kesin hüküm konusunun yanlış olduğu sonucunu doğuracak bir durumun tesbitini talep edemezler. İlama dayanan icra takibine karşı geri alma davası ancak karardan sonra gerçekleşen olaylara dayanılarak açılabilir.
Uyuşmazlık konusu olayda ise karardaki yanlışlık vurgulanarak temyiz talebine rağmen ilgili daire alacağa konu kararı onadığı, buna karşın iş yoğunluğu nedeniyle karar düzeltme isteminde bulunulamadığı belirtilerek, kesin hükmün sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde ilamın yanlışlığının tesbitini de içerecek kabulle fazla ödemenin iadesi istendiğinden talebin reddi gerekirken kısmen de olsa kabulü yönünde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.