Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/8000 E. 2010/9172 K. 24.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8000
KARAR NO : 2010/9172
KARAR TARİHİ : 24.05.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 5000 TL manevi tazminatın yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü, kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, davalının yerel gazetelerde ve internet sitesinde davacı hakkında gerçek dışı bilgilendirmeler yaptığını, bu yazılarda hakaret içeren sözler sarf ettiğini beyan ederek 5000 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, yazı içeriklerinin eleştiri mahiyetinde olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece , davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, davalının yazılarında yer alan sözlerin eleştiri sınırında kalıp kalmadığı ve bu nedenle de manevi tazminatı gerektirip gerektirmediği noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlık, Medeni Kanunun 24. maddesi gereğince kanunen kişilik hakkına yapılmış saldırı nedeniyle Borçlar Kanununun 49. maddesinden kaynaklanan manevi tazminat talebine ilişkindir. Davanın dayanağı Medeni Kanunun 24 ve Borçlar Kanununun 49. maddeleridir. Anılan maddelere göre sorumlu tutulmanın koşulu, yayınlanan açıklama ya da eleştirinin, kişilik hakkına saldırı teşkil etmesidir. Ayrıca bu saldırı, manevi bir zarar doğurmalı, zarar ile saldırı arasında da uygun illiyet bağı olmalıdır.
Bilindiği gibi kişilik hakkı, kişinin kendi özgür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan ve herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir haktır. Davacı da bu hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle manevi tazminat talebinde bulunmaktadır.
Somut olayda; davalının 15.12.2008 tarihli yazısındaki davacı hakkında kullandığı ifadeler davacıya yönelik yukarıda izah edildiği gibi bir saldırı niteliğindedir. Özle biçim arasındaki denge bozularak eleştiri sınırları aşılmıştır. Yazılar bu hali ile davacıların kişilik haklarını hedef almış saldırı oluşturmuştur, ve de manevi tazminatı gerektirir mahiyettedir.
Bunun dışında davalının, dava konusu edilen 13.1.2008, 25.1.2008 ve 14.12.2008 tarihli yazılarında kullanmış olduğu ifadeler, eleştiri sınırları içinde kalmış olup, manevi tazminata hükmedilmesini gerektirir nitelikte değildir.
Öyle ise mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.