Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/7554 E. 2010/8602 K. 13.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7554
KARAR NO : 2010/8602
KARAR TARİHİ : 13.05.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 2.000 TL manevi, 500 TL maddi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; … servisinde çalışan davacının, bir abonenin talebi üzerine gittiği adreste, işin niteliği gereği binanın çatısına çıkması gerektiği için davalının dairesinden çatıya çıkmak üzere izin istediği ve davalı müsaade ettiği halde agresif tavırlar sergilediği bu nedenle gerçekleşen tartışma esnasında davacıyı iterek çatıdan terasa düşürmesi sonucu davacının ayağının kırıldığını, olay nedeniyle açılan kamu davasında davalının kasten yaralama suçundan mahkumiyetine hükmedildiğini, haksız eylem nedeniyle derin üzüntü ve manevi çöküntü yaşayan ve uzun süre hastanede tedavi görmesi nedeniyle maddi kayba uğrayan davacı için 2.000 TL manevi ve 500 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, olayların çarpıtıldığını manevi tazminat isteminin ve miktarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tartışmanın tamamen davacının kusuru ile gerçekleştiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında tartışma çıktığı ve bu tartışmanın karşılıklı olarak eyleme dönüştüğü, tarafların birbirlerinden şikayetçi olmaları üzerine hem davacı hem davalının ceza dosyasında sanık olarak yargılandıkları , hüküm giydikleri, bu durumda davalının eyleminin münhasıran davacının kişilik haklarına saldırı amacını taşımadığı, meydana gelen tartışmadan kaynaklandığı, bu nedenle manevi tazminata hükmedilebilmesi için aranan şartların gerçekleşmediği, ayrıca zararın tayin ve tespitine yönelik de delil sunulmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir.
Davacı, olay sırasında ayağının kırıldığını ileri sürmüştür. Dosyada mevcut doktor raporunda davacının “06.07.2007 tarihinde yüksekten düşme nedeniyle kalkenus kırığı tanısıyla yatırılan hastanın tedavisinin konservatif olarak planlandığı, hastanın 20.07.2007 tarihinden itibaren 45 gün süre ile ile istirahatinin uygun olduğu” belirlenmiştir.
06.08.2007 tarihli … Adli Tıp Kurumu raporunda da “Kemik kırığının yaşam fonksiyonlarını 2 (orta) derecede etkilediği bildirilmiştir.”
Borçlar Yasasının 47.madde hükmüne göre “Hakim hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölenin ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.”
B.K.md.47’ye göre, manevi giderinin takdiri, beden ve ruh tamlığının ihlal edilmesine ya da ölümün meydana gelmesine ve özel durumların da gerektirmiş olmasına bağlanmıştır.
Somut olayda davacı bedenen yaralandığını (ayağının kırıldığını) ileri sürmüş ve mevcut raporlarla da durum kanıtlanmıştır. Bu beden zararının doğurduğu ağır acıya karşı BK.47. maddesi hükmünce manevi tazminat isteme hakkı bulunduğu gözetilerek, olay nedeniyle gerçekleşen zarar ve beden acısı ile doktor raporları gözönünde bulundurulmak suretiyle varılacak, sonuca ve işin özelliğine göre uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmeden, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ve davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir
Bundan ayrı olarak maddi tazminat istemine ilişkin olarak, zararın giderilmesini talep eden varlığını ve kapsamını ispat etmelidir (BK.42/1). Şu var ki zararın hakiki miktarını ispat etmek mümkün olmadığı takdirde hakim olayların olağan akışını ve zarar görenin yaptığı tedbirleri nazara alarak hakkaniyete göre takdir eden (BK.42/2). hükmü dikkate alınarak, uygun bir maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmeside doğru görülmüştür.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.