Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/7544 E. 2010/9375 K. 27.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7544
KARAR NO : 2010/9375
KARAR TARİHİ : 27.05.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 1.499.93 TL alacak için takibe itirazın iptali, inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili 9.3.2008 tarihli dilekçesinde; davalının takibe dayanak yaptıkları 19.2.2003 tanzim, 15.4.2003 vade tarihli bono ile davalı imzalı belgeye istinaden, davacıdan 19.2.2003 tarihinde ödünç yağ aldığını ancak, gününde aldığı yağı aynen veya nakten ödemediğini belirterek icra takibine itirazın iptalini ve inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında, iddiaların yersiz olduğunu, senet ve alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; genel haciz yoluyla yapılan takibe konu bononun vade tarihi 15.3.2003 olmakla, TTK.661/1 md. gereğince 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, hamilin zamanaşımı süresi dolduktan sonra 1 yıllık sürede sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye müracaat edebileceğini ancak takip tarihi itibariyle 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçe gösterilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davacı; temel borç ilişkisine dayanarak alacağın ödetilmesi için giriştiği icra takibine davalının itirazı üzerine bu itirazın iptali davasını açmıştır. Davacının dayandığı temel borç ilişkisi ödünç sözleşmesi olup, bu durumda uygulanacak zamanaşımı süresi ödünç hukuki ilişkisine dayalı BK.125.maddesinde yazılı olduğu üzere 10 yıllık zamanaşımı süresidir. Dava konusu olayda, henüz bu 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.