YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6950
KARAR NO : 2010/12191
KARAR TARİHİ : 06.07.2010
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dilekçesinde; boşanma kararı ile velayeti kendisine bırakılan müşterek çocuklar için toplam 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, emekli maaşından başka geliri bulunmadığını; davalının ise gelirinin çok iyi olduğunu idida ederek; her bir çocuk için nafakanın 250 TL’ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; her bir çocuk için 125 TL olan iştirak nafakasının 200’er TL’ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilip edilmediği noktasındadır.
Tebligat, tebliğ yapılacak kimsenin bilinen son adresine yapılır (Teb.K.md.10). Bunun dışında tebligat; yasal temsilciye (Teb.K.md.11), aile efradına (md.16), bunların dışında koşulları varsa Tebligat Kanununun 20, 21, 26, 29.maddelerine uygun olarak yapılabilir. Dava dilekçesinin, muhatap olarak davalının son ikametgahı adresine tebliğ edilmesi gerekirken; dava dilekçesinde ikametgah edresi yerine iş adresinin gösterildiği ve tebligatın üzerinde iş adresi olduğu halde “komşusu imzadan kaçındı” ibaresi ile mahalle muhtarına tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davalı temyiz dilekçesinde; belirtilen usulsüz tebligatı almadığını, savunma hakkının kısıtlandığını idida etmektedir. Tebligat, yasada ve tüzükte öngörülen hükümlere göre yapılmadığından geçersizdir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73.maddesi gereği taraflar iddia ve müdafaalarını bildirmek üzere yasal koşullara uygun olarak yargılamaya çağrılmadan hüküm verilemez. Bu yönün gözetilmemesi, davalının usulüne uygun yargılamaya çağrılmadığı düşünülmeden, esasa girilerek karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6.7.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.