Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/6903 E. 2010/12099 K. 06.07.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6903
KARAR NO : 2010/12099
KARAR TARİHİ : 06.07.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde, yoksulluk nafakasının 205 TL’den 300 TL’ye, müşterek çocuklar için ayrı ayrı ödenen 82’şer TL iştirak nafakasının 150’şer TL’ye artırılmasını talep etmiştir.
Davalı cevabında, 2003 yılında mahkemece nafaka artırma davası sonucunda nafakanın her yıl TEFE oranında artırılacağına karar verildiğini; bu artışın yeterli olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece; önceki nafaka artırma kararı ile nafakanın her yıl TEFE’ye göre artırıldığını, artan miktarın uygun olduğunu, artırmayı gerektiren olağanüstü bir durumun olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Tarafların Alaşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.2002 tarih, 2001/219 E. 2002/29 K. sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocukların (1993,1996 ve 1998 doğumlu) velayetinin davacı anneye bırakıldığını, aynı mahkemenin 25.09.2003 tarih 2003/231 E.2003/304 K. sayılı ilamı ile yoksulluk nafakasının 100 TL’den 150 TL’ye, iştirak nafakasının ise 40’ar TL’den 60’ar TL’ye artırıldığı ve her yıl TEFE oranında artırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Artış şartına göre dava konusu 2009 yılında yoksulluk nafakasının 205 TL’ye iştirak nafakalarının ise 82’şer TL’ye ulaştığı tespit edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı kadın yönünden yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak, 4721 sayılı TMK’nun 182/2 maddesine göre; “velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak eğitim bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.”
Aynı kanunun 328/1 maddesine göre de; “Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir (TMK.nun 330/1.maddesi). Yine 331/1 maddesinde “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”
Davacı kadının çalışmadığı, geliri olmadığı, 300 m2 arsasının bulunduğu, davalının ise Meslek Lisesinde Edebiyat Öğretmeni olarak çalıştığı, aylık 1.158 TL maaşı bulunduğu, evlendiği, babasından miras yolu ile taşınmaz malları bulunduğu, müşterek çocukların ise 10.sınıf, 7.sınıf ve 5.sınıfda okudukları, ayrıca dershaneye gittikleri anlaşılmaktadır.
İştirak nafakasında çocukların yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçları ve ana- babanın mali durumlarına göre takdir edilmesi gerekir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocukların alıştığı yaşama şekli de dikkate alınmalıdır.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle önceki nafaka tarihinden sonra TEFE oranında her yıl artırılması sonucunda ulaşılan rakamın yeterli olmadığı, çocukların artan ihtiyaçlarında meydana gelen değişiklikler ve ekonomik göstergelerin taraflara etkisi dikkate alındığında TMK’nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken mahkemece, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.