Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/6582 E. 2010/8293 K. 10.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6582
KARAR NO : 2010/8293
KARAR TARİHİ : 10.05.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde muteveffa vasiyetçi …’nin … 3.Noterliğinin 16312 yevmiye no’lu 08.05.2005 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetnamesinin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; murusi olan babası muteveffa …’nin … 3.Noterliğinin 16312 yevmiye nolu 08.05.2005 tarihli resmi şekilde düzenlemiş olduğu vasiyetname ile bütün mallarını ve bankadaki paralarını davalı diğer çocuğuna vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte müteveffanın 75 yaşında hasta ve kendisine idare etmeyecek durumda olup ehliyetsiz olduğunu dolayısıyla vasiyetnamenin geçersiz olduğu ileri sürülerek iptalini talep ve dava etmiştir.
Yargılama aşamasında diğer mirasçı … asli müdahalede bulunarak, sözkonusu vasiyetnamenin ehliyetsizlik nedeniyle iptalini istemiştir.
Mahkemece, vasiyetçi müteveffanın, vasiyet işlemini yaptığı sırada noterce sağlık ocağı vasıtası ile alınan hekim raporuna göre akli melekelerinin yerinde olduğunun bildirdiği, dinlenen tanık beyanlarına göre vasiyetçinin ölene kadar kendisine ait berber dükkanında berberlik yaptığı, öldüğü günde çalıştığı, lavaboya giderken düştüğü ertesi günde hastanede vefat ettiği, aklında ve sağlığında bir problem olmadığı, akıl sağlığının yerinde olduğu vasiyetnamenin tanziminde temyiz kudretini zedeleyecek ve vasiyetname tanzim etmeyi engelleyecek herhangi bir rahatsızlığının bulunmadığı, vasiyetnamenin kanun ve usulüne uygun olup iptalini gerektirecek ehliyetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde vasiyetçiye ait 28.02.2002 tarihli heyet raporunda; Anksiyete bozukluğu mevcut olup, hastalığı ile ilgili ilaçları (Sitalopram v.s.) kullanması gerektiği belirtilmiştir. Yine 19.04.2003 ve 12.09.2003 tarihlerinde nöroloji polikliniğinde tedavi gördüğüne ilişkin kayıtlar mevcuttur.
Ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2.maddesi akıl hastalığı ve akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
Hal böyle olunca, somut olayda yukarıda açıklanan ilkeler ve yasa hükümleri çerçevesinde bir araştırma yapılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi özellikle, murisin işlem tarihleri itibariyle ehliyetli olup olmadığının Adli Tıp kurumunca alınacak rapor doğrultusunda saptanması , sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Diğer yandan davaya asli müdahil olarak katılan mirasçı müdahil davacı …dan hiç dava harcı alınmamıştır. Bu durumda bu davacı yönünden gerekli harcın yatırılması için süre verilerek sonucu dairesinde müdahilliye karar verilip davanın sonuçlandırılması gerekirken harç alınmadan bu davacı yönünden de davaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasıda doğru değildir.
Davacılar vekili 27.11.2008 tarihli ıslah talepli dilekçelerinde; öncelikle vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde müvekkillerinin kanuni saklı paylarının hüküm altına alınması istenerek tenkis talebin de de bulunulmuştur. Bu durumda da davacı tarafın tenkis talebiyle ilgili olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadan da hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiş, eksik inceleme ve araştırma ile kurulan hükmün bozulması gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.