Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/6350 E. 2010/12196 K. 06.07.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6350
KARAR NO : 2010/12196
KARAR TARİHİ : 06.07.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 248.250 TL için takibe yapılan tirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatı istenilmiştir. … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/766 E.sayılı dava dosyası da iş bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece davanın ve birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davacı vek.Av. Ali Selek geldi. Aleyhine temyiz olunan Davalı vek.Av. F.Yüksel Başaran geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için nevakısın giderilmesi bakımından dosya mahkemesine geri çevrilmiş; bu kez, yeniden gelmiş olmakla, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesi ile; … 1.İcra Müdürlüğünün 1999/3018 ve 3051 sayılı takip dosyalarında, davalının alacaklı kişi olup, borçluları aleyhine yaptığı icra takibinde; borçlu Ersin’in davacıdan olan alacağı için 1.haciz ihbarnamesi gönderildiğini, bunun üzerine davacı tarafından takip dosyalarına 50’şer bin TL yatırıldığını; ancak, borçlu Ersin’in açtığı davada; tebligatın usulsüz olduğu saptanarak, takibin iptaline karar verildiğini; geçersiz takibe dayalı ödedikleri toplam 100.000 TL’nin tahsili için yapılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini iddia ederek; itirazın iptaliyle %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, ” İİK.nuna göre; yaptığı icra takibi itiraza uğrayan alacaklının iki hakkı bulunmaktadır. Ya icra tetkik merciinde itirazın kaldırılması davası, ya da görevli hukuk mahkemesine süresi içerisinde itirazın iptali davası açmalıdır. Tercihini itirazın kaldırılması davası yönünde kullanan ve bu davayı kaybeden davacının bu kez de mahkememizde itirazın iptali davası açması mümkün değildir, gerekçesiyle” davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine; Dairemizin, 31.01.2006 tarih ve 2005/13469 E.2006/441 K.sayılı ilamı ile “… Alacaklı iki hakkı da peşpeşe kullanabilir. Mahkemece, davanın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp oluşacak sonuç dairesinde hüküm kurulmalıdır, gerekçesiyle” mahkeme kararı bozulmuştur. Bozmaya uyulmuş ve yeniden yargılama sırasında, … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/766 E. Sayılı dava dosyası da iş bu dosya ile birleştirilmiştir.
Yargılama sonucunda mahkemece; bir yıllık dava açma süresinin geçmiş olması nedeniyle davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle birleştirilen davada; davalı vekilinin süresinde zamanaşımı def’inde bulunması nedeniyle, mahkemece bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği saptanmış olduğundan; davacı vekilinin birleştirilen dava yönünden temyiz itirazlarının reddine,
Ancak, asıl davada; davalı taraf süresinde zamanaşımı def’inde bulunmamıştır. Zamanaşımı def’inin on günlük cevap süresi içinde yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ne var ki, davalı taraf; on günlük cevap süresi geçtikten sonra zamanaşımı def’inde bulunursa, davacı tarafın savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşabilir. Bu durumda, mahkemece; zamanaşımı def’i süresinde olmadığından reddine karar verilerek, işin esasının incelenmesi gerekir.
Olayımızda; davalı vekili, on günlük cevap süresi geçtikten sonra verdiği cevap dilekçesi ile; sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı davada bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini savunmuştur. Davacı vekili ise; davalının bu beyanına karşı koyarak “süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığını” beyan etmiştir. O halde, mahkemece; savunmanın genişletilmesine davacı tarafça muvafakat edilmediğinden, davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar verilerek, işin esasının incelenmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu, her halukarda bir yıllık dava açma süresinin geçtiğinden bahisle, davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 750 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.