YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6118
KARAR NO : 2010/9461
KARAR TARİHİ : 27.05.2010
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 4.594 TL itirazın iptali faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı avukat, davalının alacaklı olduğu 20.352.00 TL’lık bonoyu takibe koyduğunu, 19.01.2007 tarihli azilname ile azledildiğini, Avukatlık yasasının 174.maddesi uyarınca haksız azil halinde vekalet ücretinin tamamına hak kazandığını öne sürerek, toplam 4.594.00 TL vekalet ücretinin tahsili için başlattığı icra takibine vaki davalının haksız itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı borçlu ile anlaştığını, parasını aldığını, davacının senedi iade etmediğini bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; davalının temyizi üzerine Dairemizce “davacı avukatın vekil olarak başlattığı takip tarihi olan 19.01.2007 tarihi davalının şikayet dilekçesi ve azil tarihi brlikte değerlendirilerek davacı avukatın azlinin haklı olup olmadığının gerekirse bilirkişi marifetiyle belirlenmeli, ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmelidir” gerekçesiyle bozulmuş; bozmaya uyularak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda azlin haksız olduğu, vekillik görevini yerine getirdiğinden, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalının alacaklı olduğu senet 05.12.2006 tarihlidir. İcra takibi 19.01.2007 azil tarihi 19.01.2007, Cumhuriyet Savcılığına ve Baroya davalının şikayeti 19.01.2007 davalının borçluyu ibra ettiği tarih 18.01.2007’dir. Davalının şikayet nedeni senedin takibe konmaması ve iade edilmemesidir. Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda senedin işleme konulmasının ne kadar süre geçiktiğinin ve senedin iadesi için bir ihtar, belge vs. bulunmadığından azlin haksız ve kötüniyetli olduğu kanaatine varılmıştır.
Bir kişinin işlem başlatması için senedi verip, aynı gün vekaletnameden azil, Cumhuriyet Savcılığına ve Baroya şikayette bulunması hayatın olağan akışına uygun değildir. Üstelik davalının borçlu ile aralarındaki düzenlemiş oldukları ihbarname de 18.01.2007 tarihlidir. Alacağını alan kişinin takip için bir gün sonra senedi avukata vermesi de mümkün değildir.
Davalı, senedi 26.12.2006 tarihinde davacı avukata teslim ettiğini bildirmiştir. Mahkemece davalının savunması üzerinde durularak taraf delilleri toplanmalı dosyadaki belgeleri birlikte incelenerek ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu eksik ve yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.