Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/583 E. 2010/4809 K. 22.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/583
KARAR NO : 2010/4809
KARAR TARİHİ : 22.03.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 129.690-TL.ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın 71.681,65-TL.lik bölümünün kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; tasarruf … davacı belediyeye ait taşınmazın davalı şirketçe işgal edildiğini … sürerek, 19.12.2003 – 31.1.2005 tarihleri arasındaki dönem için 125.205 TL, 15.2.2005 – 13.7.2005 tarihleri arasındaki dönem için ise 4.485 TL olmak üzere toplam 129.690 TL ecrimisilin tahakkuk tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davalı şirketin Maliye Hazinesinden kiraladığı 1.080 m² yüzölçümündeki araziyi büfe ve çay ocağı olarak 2000 yılına kadar kullandığını, daha sonra faaliyetine son vererek araziyi hazineye terk ettiğini, … sürüldüğü gibi davacı belediyeye ait alanın işgal edilmediğini, ayrıca aynı mahkemede görülen 2004/355 esas sayılı dava nedeniyle mahallinde 28.4.2005 tarihinde yapılan keşifte dava konusu yerde tesislerin ve işgalin bulunmadığının belirlendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri iddiasını ispatla yükümlüdür (TMK.mad.6). Kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf iddiasını dayandırdığı vakıayı ispat ettikten sonra, karşı tarafın o vakıanın doğru olmadığını veya başka bir vakıa nedeniyle hükümsüz kaldığını ispat etmesi gerekir.
Buna göre; ispat yükü ilk önce davacıya düşer. Davacı, ecrimisile konu taşınmazın davaya konu edilen dönemlerde davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini ispat etmelidir.
Davada; Davacı tarafça, ecrimisil istenilen dönemlerde davalı şirketin işgalinin devam ettiğinin çeşitli tarihlerde yapılan tespitler ile belirlendiği, işgal edilen taşınmazın bir kısmında yer alan tesislerin 1.2.2005 tarihinde yapılan yıkıldığı … sürülmüş ise de, iddianın ispatı için 29.1.2004 tarihli tutanak dışında başkaca bir belge sunulmamıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; davaya konu taşınmazın 19.12.2003 – 31.1.2005 tarihleri arasındaki dönemde 1.110 m² lik kısmının, 1.2.2005 – 13.7.2005 tarihleri arasındaki dönemde ise 180 m² lik kısmının davalı tarafça işgal edildiği kabul edilerek ecrimisil hesaplanmış, mahkemece de bu rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur.
O halde mahkemece, dava dilekçesi ekinde bildirilmiş olmasına rağmen yargılama sırasında davacı tarafça ibraz edilmeyen delillerin (işgal tutanakları, yıkım tutanağı vb) verilmesi de emredilerek (HUMK. md. 75/3) davacının ecrimisil istenen dönemde işgalin varlığına ilişkin tüm delilleri istenip değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davada 1.2.2005 – 14.2.2005 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil talep edilmemiş olmasına rağmen talep aşılarak (bilirkişilerce bu dönem için belirlenen) ecrimisile hükmedilmesi de usul ve yasaya uygun değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.