Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/4491 E. 2010/10163 K. 08.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/4491
KARAR NO : 2010/10163
KARAR TARİHİ : 08.06.2010

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali, faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davalı ve vekili gelmedi. Aleyhine temyiz olunan Davacı Vek.Av…. geldi. Gelen vekilin sözlü açıklaması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, (mirasbırakan) … …’in kardeşi olup tek sağ ve yasal mirasçısı olduğunu; murisine, vefat etmeden 6 gün önce, davalı … tarafından eve noter getirilmek suretiyle vasiyetname düzenlettirildiğini; düzenlenen bu vasiyetnamenin, kanunda öngörülen şekle aykırı olarak ve de murisin çok ağır hasta olduğu bir sırada, tasarruf ehliyeti yok iken, kendisine bakmama tehdidi altında bırakılarak düzenlenmiş olduğunu idida ederek; vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; vasiyetnamenin, yasadaki şekil şartlarına uygun olarak düzenlendiğini; vasiyetçinin vasiyetnameyi düzenlerken alınmış hekim raporu bulunduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; “…MK’na göre vasiyet edenin karı veya kocası, usul ve füruu, erkek ve kız kardeşleri ile bu kimselerden herbirinin karı ve kocasının, resmi vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında tanık olarak bulunamayacakları öngörülmeştir. Tanıklardan … Kul, yararına vasiyet yapılanın kardeşinin kocasıdır. (Davalının kardeşi …’un kocasıdır) Bu anlamda Noterlik Kanununun 76.maddesinde de düzenleme getirilmiş olduğundan düzenlenen vasiyetnamenin bu sebeple iptaline karar vermek gerekeceği kanaati hasıl olmuştur gerekçesiyle” davanın kabulü ile, vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK.’nun 536.maddesinde; “Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar.
Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz.” ibaresi yeralmaktadır.
Noterlik Kanununun 76.maddesinde de; “Noter, tanık, tercüman ve bilirkişiler aşağıdaki hallerde noterlik işlemine katılamazlar” dendikten sonra 3.cü fıkrasında; “ilgililerden biri ile aralarında sıhri dahi olsa usul ve füru veya kan hısımlığında üçüncü, sıhri hısımlıkta ikinci derecede civar hısımlığı veyahut evlat edinme ilişkisi varsa” hükmüne amirdir.
Ne var ki; Noterlik Kanunu, tüm işlemlerde uygulanmak üzere tanıklarla ilgili hükümler öngörmüştür. Oysa, TMK.’nun 536.maddesi, sadece vasiyetnamelerde tanık olacakları içeren şartları saymıştır. Maddede, vasiyetname düzenlenirken tanık olamayacaklar tahdidi olarak sayılmıştır. Hal böyle olunca, … Medeni Kanunu genel nitelikte olmakla beraber, 536.maddesi, Noterlik Kanununa göre, “özel hüküm” niteliği taşır. Özel hükmün genel hükme üstün tutulacağı genel hukuk ilkesidir. Bu bakımdan, gerek resmi, gerek sözlü vasiyet tanıklarında TMK’nun 536.maddesinde sayılan nicelik ve niteliklerinin aranması yeterlidir.
Somut olayda; tanık, vasiyetçinin kardeşi veya eşi olmadığı gibi (TMK.nun 536/1.maddesi), vasiyetname ile kazandırmada bulunulan kişinin (…’ün) kardeşinin kocası olduğundan; TMK’nun 536/2.maddesindeki yasaklanan kişilerden de değildir.
O halde, mahkemece; vasiyetnamenin, aranan yasal şekil şartlarını taşıdığı ve vasiyetçinin vasiyetname düzenlerken fiil ehliyetine de haiz olduğu gözetilerek; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 8.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.