Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2010/2924 E. 2010/6802 K. 19.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2924
KARAR NO : 2010/6802
KARAR TARİHİ : 19.04.2010

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Dava dilekçesinde 3.750,36 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava dilekçesinde; davacının tarafı olduğu şufa davası sırasında mahkeme veznesine yatırılan 15.225 TL şufa bedelinin tarafların zarar görmemesi için mevduatlı banka hesabına yatırıldığı, dava sonucunda bankaya yatırılan paranın 18.975,36 TL ye ulaşmasına rağmen davacıya sadece şufa bedeli olan 15.225TL’nin ödendiği, oysa ki faizin de davacıya ait olması gerektiği ileri sürülerek 3.750,36 TL alacağın davalı … Hazinesinden tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı hazine vekilince temyiz edilmiştir.
HGK’nun 24.12.1997 gün ve 1997/4-762 E ve 1091 K. sayılı kararında; şufa hakkı kurumunun niteliği ve şufa davası sırasında şufa bedelinin davalının nam ve hesabına tevdi edilmesi nedeniyle, şufa bedelinin Harçlar Kanunu’nun 36/1. maddesinde sayılan nitelikteki paralardan olmadığı, bu bakımdan şufa bedeli ve banka faizinin o davanın sonucuyla bağlantılı olarak taraflardan birine ait olacağı benimsenmiş olup, mahkemece de aynı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; somut olayda davacıya ödenen şufa bedeli dışındaki 3.450,36 TL faizinin aynı hesapta tutulduğu anlaşılmaktadır. Davalı hazineye ödenen herhangi bir para bulunmadığı gibi, davalının Harçlar Kanunun 36/1.maddesi uyarınca paranın Devlete ait alacağı yönünde herhangi bir iddia ve talebi de bulunmamaktadır.
O halde; HGK’nun yukarıda açıklanan kararı doğrultusunda şuf’a bedeli ve faizinin davanın sonucuna göre taraflardan birine ait olacağı, şufa bedelinin Harçlar Kanununun 36/1.maddesinde sayılan paralardan olmadığı, aynı madde uyarınca davalı Hazineye yapılan bir ödeme de bulunmadığı gözetilerek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.